HZ.MUHAMMET SEVGİSİ ve SÜNNET

[piran12]

HZ.MUHAMMET SEVGİSİ ve SÜNNET

Maalesef ki yüzyıllardan beri olduğu gibi günümüzde de öyle bir noktaya gelinmiştir ki birileri maneviyatımızı elimizden almaya çalışmakta, iman ettiğimiz Allah'ın resulünü,Hz.Fatıma Anamızın babası,Hz.Hasan ve Hüseyin'imizin dedesini,Hz.Ali'nin musahibini sevmediğimiz,onun yolundan gitmediğimiz hatta peygamber olarak kabul etmediğimiz iftirasını atmaya devam etmektedir.
İki cihan serveri Muhammet Mustafa'nın büyük bir sevgi,muhabbet,aşk besleyen bir toplumun Hz.Muhammed'i sevmemesi,kabul etmemesi,görmezden gelmesi,dışlaması nasıl mümkün olur? Böyle bir düşünce hangi mantığa,hangi vicdana sığar?
Efendim,güya biz Hz.Muhammed'i kabul etmiyormuşuz; hatta bize göre Hz. Muhammet değil Hz. Ali Allah'ın resulüymüş.
Alevi-Bektaşilerin deyişlerine,nefeslerine,demelerine,cem gülbenklerine bakıldığında ehli vicdan sahpleri bunun doğru olmadığını görürler.
Biz ki Hz. Muhammed'i dilimizden düşürmediğimiz halde,bütün ibadetlerimizde "ALLAH,MUHAMMET,ALİ" diyerek Hz. Muhammed'in ismini Allah'tan hemen sonra andığımız,iki cihanda ondan şefaat umduğumuz halde bize bunları söylemek,bizi kul katında karalamak hatta bu yalanlara sığınarak baskın gelmek hangi peygamber ümmetinin vicdanını sızlatmaz.
Sevgili dostlar, biz Hz. Muhammed'i değil Arap toplumunun kültürel öğelerini,şekli ibadetlerini kabul etmiyoruz. İman ehli olmak için Arap kopyası ibadet etmenin gerekli olmadığını düşünüyor, kendi ibadetlerimizde yine kendi öz ritüellerimizi kullanarak ibadet etmeyi tercih ediyoruz.
Yoksa elbetteki iki cihan serveri Hz. Muhammed peygamberimiz ve sadık,hakiki ümmet olanlarında şefaatganıdır.
Zaten böylesine Ehlibeyt sevgisi olan bir toplumun tersi bir düşünceye sahip olması da mümkün değildir.

Bizim bu anlayışımız ise bazı gruplar tarafından "sünnete" uymuyorlar,öyleyse Hz. Muhammed'i de peygamber olarak tanımıyorlar,şeklinde değerlendirilmekte, alevi-bektaşi toplumuna iftira edilmektedir.

ALEVİ-BEKTAŞİLERDE SÜNNET

Aslına bakılacak olursa "SÜNNET" Hz.Muhammed'in yaptıklarını yapmak,onun ahlakı ve terbiyesine bürünmektir.
Birileri "sünnete uymak" adına peygamberimizin tapınırken yaptığı şekillerle ibadet etmeyi_Ki genellenecek olursa Arap toplumunun tapınma şekilleri_ sünnet sayarken alevi-bektaşilere göre sünnet Hz.Muhammed'in ahlakına bürünebilmek,onun terbiyesiyle terbiye olabilmek,onun olaylar karşısındaki yaklaşımlarını kullanabilmek,emanetlerine ( Kuran-ı Kerim ve Ehlibeyt) sahip olabilmek;kısacası araca değil amaca,öze ulaşabilmektir.

Beş değil 15 vakit hatta gece gündüz namaz kılan bir insan şayet "GADİR-HUM"daki vakayı kabul etmiyor,Hz. Muhammed'in sözünü tutmuyorsa yaptıkları beyhude bir çabadan başka bir şey değildir.
Yine şeklen sünnete uyan bir insan Hz. Muhammed'in emanetlerine sahip çıkmak orda kalsın;Kerbela Çölü'nde 72 sahabesiyle şehit edilen Hz.Fatıma ve Hz. Ali'nin oğlu , Hz. Muhammedin torunu Hz.Hüseyin'in "hak davası"nı iktidar kavgası şeklinde değerlendirip lanet olası yezide hazret diyebiliyorsa varın gerisini siz takdir edin. Ya da sünnete uymak buysa alevi-bektaşiler bu sünneti şiddetle reddetmektedirler.
Saygıdeğer dostlar, alevi-bektaşiler Hz.Muhammed'in sünnetine sözde ,göstermelik olarak değil;özde,inanarak,yaşarak uymkatadırlar. Onun gibi doğru,dürüst,riyasız,korkusuz,imanlı,emanetlerine sadık olarak terbiyelenmektedirler.