Kot Taşlamada Çalışanlar
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kot Taşlamada Çalışanlar
‘Kot Taşlama’da Çalışanlar
Tuzla tersanelerindeki işçi ölümleri bitmek bilmezken televizyonda günün sıradan haberlerinden biri: Bingöl’ün Taşlıçay köyünde 75 kişi hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Neden?
Çünkü köylerinde iş bulamayan gençler, büyükşehirlere gelip bir süre “kot taşlama” denilen işte çalışmışlar ve akciğerleri geri dönülmez bir biçimde yıkıma uğramış. Çalışamaz duruma gelince köylerine dönüp ölümlerini beklemeye başlamışlar. Çoğu daha yirmili yaşlarda.
***
Kot taşlama denilen iş, hemen herkesin ayağında olan kot pantolonların kimyasal işlemlerle renklerinin açılarak ağartılması işlemi. Bu işlem için kristal silika adlı kimyasal kum tanecikleri, basınçla kumaş üzerine püskürtülüyor.
Bu işlemin yapılması sırasında yoğun bir toz bulutu halinde havaya yayılan kum tanecikleri, o sırada ortamda bulunanlarca ister istemez solunuyor ve akciğerlere yerleşiyor.
Bir süre sonra akut silikozis denilen, önce nefes darlığı sonra da ölüme götüren hastalık kendini gösteriyor. Bu hastalığın hiçbir tedavisi bulunmuyor. Sonuç, kesinkes ölüm.
Bu işte çalışanların, çalışabilme süreleri en fazla üç yıl. Üç yılın sonunda ölüm yolculuğu başlıyor.
Ne için?
Birtakım insanlar kot kumaşının doğal mavi rengini değil de daha açığını giymek istediklerinden.
Ayağınızdaki pantolonun başka insanların hayatları pahasına üretildiğini bilseniz, ne yaparsınız?
Acaba bu pantolonları giyenlerin kaçı, üzerlerinde taşıdıkları kumaşlarda akranlarının kanının bulunduğunun farkında?
Sokakta dolaşırken çevrenize biraz daha dikkatli bakın: Ağartılmış kot giyenlerin üzerindeki yalnızca bir bez parçası değildir. Nice günahsız insanın kefenidir.
***
Kapitalizm işte bunun için çökmeye mahkûmdur. İyiyi ve kötüyü ayıramadığı için. İnsana yararlı olanla zararlı olanı ayıramadığı için. Ortada bir para, kâr gördüğü zaman, başka hiçbir şeyi gözü görmediği için...
Oysa bu dünyayı para değil, çalışanlar ayakta tutuyor.
Kapitalizm bunu anlayamadığı için çökmeye mahkûmdur.
Yurttaşlarını bu tür meslek hastalıklarından, iş kazalarından koruyamayan kamu yöneticileri işte bunun için gitmeye, toplumsal düzenler değişmeye mahkûmdur.
Pakistanlı ünlü tarihçi Faroz Ahmad’ın ta uzaklardan yankılanan sesi: “Türkiye Köy Enstitülerini kapatarak çağdaşlığı kaçırdı.”
Çünkü Köy Enstitülerini kapatarak insanlarını iyi eğitimden de üretici olabilme gücünden de yoksun bıraktı.
Bingöl’ün Taşlıçay köyüne ve daha binlercesine, tarım yapabilecekleri, hayvan yetiştirebilecekleri, kendi doğup büyüdükleri çevrede geçimlerini sağlayıp hayatlarını sürdürebilecekleri olanakları yaratmak bu kadar mı zordu?
Bunu başaramadıkları için gidecekler!
Bingöl’ün Taşlıçay köyü nere, kot taşlama işlemlerinin yapıldığı büyükşehirlerin kenar mahalleleri nere?
Kapitalizm o denli vahşi olma hakkını kendinde görüyor ki, insan hayatını kurtarabilecek en küçük önlemleri bile alma gereği duymuyor. Kot taşlama işleminin yapıldığı atölyelerde yoğun toz kontrolü yapılsa; çalışanların maske kullanması, içerdeki havanın havalandırma araçlarıyla dışarı verilmesi vb. önlemler alınabilse sonuç bu denli canavarca olmazdı.
Ama canavarlık kapitalizmin özü.
Masum insanların kanıyla beslenen bir canavar o.
Cumhuriyet 28.05.2008
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
turgay@fisekci.com
Tuzla tersanelerindeki işçi ölümleri bitmek bilmezken televizyonda günün sıradan haberlerinden biri: Bingöl’ün Taşlıçay köyünde 75 kişi hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Neden?
Çünkü köylerinde iş bulamayan gençler, büyükşehirlere gelip bir süre “kot taşlama” denilen işte çalışmışlar ve akciğerleri geri dönülmez bir biçimde yıkıma uğramış. Çalışamaz duruma gelince köylerine dönüp ölümlerini beklemeye başlamışlar. Çoğu daha yirmili yaşlarda.
***
Kot taşlama denilen iş, hemen herkesin ayağında olan kot pantolonların kimyasal işlemlerle renklerinin açılarak ağartılması işlemi. Bu işlem için kristal silika adlı kimyasal kum tanecikleri, basınçla kumaş üzerine püskürtülüyor.
Bu işlemin yapılması sırasında yoğun bir toz bulutu halinde havaya yayılan kum tanecikleri, o sırada ortamda bulunanlarca ister istemez solunuyor ve akciğerlere yerleşiyor.
Bir süre sonra akut silikozis denilen, önce nefes darlığı sonra da ölüme götüren hastalık kendini gösteriyor. Bu hastalığın hiçbir tedavisi bulunmuyor. Sonuç, kesinkes ölüm.
Bu işte çalışanların, çalışabilme süreleri en fazla üç yıl. Üç yılın sonunda ölüm yolculuğu başlıyor.
Ne için?
Birtakım insanlar kot kumaşının doğal mavi rengini değil de daha açığını giymek istediklerinden.
Ayağınızdaki pantolonun başka insanların hayatları pahasına üretildiğini bilseniz, ne yaparsınız?
Acaba bu pantolonları giyenlerin kaçı, üzerlerinde taşıdıkları kumaşlarda akranlarının kanının bulunduğunun farkında?
Sokakta dolaşırken çevrenize biraz daha dikkatli bakın: Ağartılmış kot giyenlerin üzerindeki yalnızca bir bez parçası değildir. Nice günahsız insanın kefenidir.
***
Kapitalizm işte bunun için çökmeye mahkûmdur. İyiyi ve kötüyü ayıramadığı için. İnsana yararlı olanla zararlı olanı ayıramadığı için. Ortada bir para, kâr gördüğü zaman, başka hiçbir şeyi gözü görmediği için...
Oysa bu dünyayı para değil, çalışanlar ayakta tutuyor.
Kapitalizm bunu anlayamadığı için çökmeye mahkûmdur.
Yurttaşlarını bu tür meslek hastalıklarından, iş kazalarından koruyamayan kamu yöneticileri işte bunun için gitmeye, toplumsal düzenler değişmeye mahkûmdur.
Pakistanlı ünlü tarihçi Faroz Ahmad’ın ta uzaklardan yankılanan sesi: “Türkiye Köy Enstitülerini kapatarak çağdaşlığı kaçırdı.”
Çünkü Köy Enstitülerini kapatarak insanlarını iyi eğitimden de üretici olabilme gücünden de yoksun bıraktı.
Bingöl’ün Taşlıçay köyüne ve daha binlercesine, tarım yapabilecekleri, hayvan yetiştirebilecekleri, kendi doğup büyüdükleri çevrede geçimlerini sağlayıp hayatlarını sürdürebilecekleri olanakları yaratmak bu kadar mı zordu?
Bunu başaramadıkları için gidecekler!
Bingöl’ün Taşlıçay köyü nere, kot taşlama işlemlerinin yapıldığı büyükşehirlerin kenar mahalleleri nere?
Kapitalizm o denli vahşi olma hakkını kendinde görüyor ki, insan hayatını kurtarabilecek en küçük önlemleri bile alma gereği duymuyor. Kot taşlama işleminin yapıldığı atölyelerde yoğun toz kontrolü yapılsa; çalışanların maske kullanması, içerdeki havanın havalandırma araçlarıyla dışarı verilmesi vb. önlemler alınabilse sonuç bu denli canavarca olmazdı.
Ama canavarlık kapitalizmin özü.
Masum insanların kanıyla beslenen bir canavar o.
Cumhuriyet 28.05.2008
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
turgay@fisekci.com
DeliDervis- Mesaj Sayısı : 36
Kayıt tarihi : 23/03/08
Geri: Kot Taşlamada Çalışanlar
acı bir durum , kotların bu kadar zararlı bir işlemden geçtiğini bilmiyordum
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz