Yumurtalık Kanserinin Erken Evrede Semptomları
1 sayfadaki 1 sayfası
Yumurtalık Kanserinin Erken Evrede Semptomları
Yumurtalık kanseri, ileri safhalara gelene kadar hiçbir belirtisi olmadığına inanıldığı için, uzun yıllar sessiz katil olarak bilinmeye devam etti.
Ancak yumurtalık kanseri hastası kadınlar, aslında durumun böyle olmadığını, ve bazı semptomların yaygın olarak bütün hastalarda görüldüğünü belirtiyorlar.
Amerika’da Ulusal Yumurtalık Kanseri Enstitüsü başkanı Jane Langridge, uzun yıllardır bu hastalıkla mücadele eden kadınların belirli semptomlara sahip olmalarına rağmen seslerini duyuramadıklarına dikkat çekiyor.
Geliştirilen yeni bir görüntüleme tekniğiyle, yumurtalık kanserinin erken evrede %57 oranında teşhis edilebilebildiği açıklanıyor.
Amerikan Kanser Derneği, Jinekolojik Kanser Enstitüsü, ve Jinekolojik Onkolojistler Derneği de bu ve benzer çalışmalardan elde edilen verilere dayanarak, erken dönemde yumurtalık kanserine ait semptomların tespit edilebildiğini doğruluyor.
Ulusal Yumurtalık Kanseri Enstitüsü’nden Dr. Linda Duska ise yumurtalık kanserinin artık sessiz katil olarak tanımlanmasını istemiyor ve ekliyor: “Semptomları farkeden kadınların hemen doktora gitmeleri son derece önemli. Hastalık erken dönemde teşhis edilirse, daha başarılı sonuçlar elde edilebilir.”
Yumurtalık kanseri semptomları, genellikle sindirim ve gastrointestinal bozukluklarla benzerlik gösterdiği için, hastalığın teşhisi zor. Karında şişkinlik, gaz, baskı veya ağrı, gastrointestinal bozukluk, yeme güçlüğü veya tokluk hissi, ve sık sık veya devamlı idrara çıkma ihtiyacı, yumurtalık kanserinin erken dönemde görülen belli başlı semptomları olarak açıklanıyor.
Karnında şişkinlik olan herkesin yumurtalık kanseri olmadığını söyleyen Duska, bu semptomlardan iki veya daha fazlasının uzun süre ısrarla görülmesi halinde, araştırılmaya değer olduğunu belirtiyor.
Duska, ayrıca aile geçmişinde meme veya yumurtalık kanseri olan kadınlarda, riskin çok daha yüksek olduğunu ve bu kişilerin semptomlara karşı daha dikkatli olmaları gerektiğini ekliyor.
Yumurtalık kanserinin tedavisi, genellikle ameliyat ve kemoterapi kombinasyonundan oluşuyor. Kemoterapi ilaçları, standart enjeksiyon yöntemine ek olarak, karın boşluğuna doğrudan enjekte ediliyor. Böylece kanser hücrelerine daha kolay ulaşılıyor.
Ayrıca, yeni geliştirilen kemoterapi ilaçları, aşılar, gen tedavisi ve kanserle savaşında bağışıklık sistemini destekleyen immünoterapi, yumurtalık kanseriyle mücadelede kullanılan diğer tedavi yöntemleri olarak sıralanıyor.
Ancak yumurtalık kanseri hastası kadınlar, aslında durumun böyle olmadığını, ve bazı semptomların yaygın olarak bütün hastalarda görüldüğünü belirtiyorlar.
Amerika’da Ulusal Yumurtalık Kanseri Enstitüsü başkanı Jane Langridge, uzun yıllardır bu hastalıkla mücadele eden kadınların belirli semptomlara sahip olmalarına rağmen seslerini duyuramadıklarına dikkat çekiyor.
Geliştirilen yeni bir görüntüleme tekniğiyle, yumurtalık kanserinin erken evrede %57 oranında teşhis edilebilebildiği açıklanıyor.
Amerikan Kanser Derneği, Jinekolojik Kanser Enstitüsü, ve Jinekolojik Onkolojistler Derneği de bu ve benzer çalışmalardan elde edilen verilere dayanarak, erken dönemde yumurtalık kanserine ait semptomların tespit edilebildiğini doğruluyor.
Ulusal Yumurtalık Kanseri Enstitüsü’nden Dr. Linda Duska ise yumurtalık kanserinin artık sessiz katil olarak tanımlanmasını istemiyor ve ekliyor: “Semptomları farkeden kadınların hemen doktora gitmeleri son derece önemli. Hastalık erken dönemde teşhis edilirse, daha başarılı sonuçlar elde edilebilir.”
Yumurtalık kanseri semptomları, genellikle sindirim ve gastrointestinal bozukluklarla benzerlik gösterdiği için, hastalığın teşhisi zor. Karında şişkinlik, gaz, baskı veya ağrı, gastrointestinal bozukluk, yeme güçlüğü veya tokluk hissi, ve sık sık veya devamlı idrara çıkma ihtiyacı, yumurtalık kanserinin erken dönemde görülen belli başlı semptomları olarak açıklanıyor.
Karnında şişkinlik olan herkesin yumurtalık kanseri olmadığını söyleyen Duska, bu semptomlardan iki veya daha fazlasının uzun süre ısrarla görülmesi halinde, araştırılmaya değer olduğunu belirtiyor.
Duska, ayrıca aile geçmişinde meme veya yumurtalık kanseri olan kadınlarda, riskin çok daha yüksek olduğunu ve bu kişilerin semptomlara karşı daha dikkatli olmaları gerektiğini ekliyor.
Yumurtalık kanserinin tedavisi, genellikle ameliyat ve kemoterapi kombinasyonundan oluşuyor. Kemoterapi ilaçları, standart enjeksiyon yöntemine ek olarak, karın boşluğuna doğrudan enjekte ediliyor. Böylece kanser hücrelerine daha kolay ulaşılıyor.
Ayrıca, yeni geliştirilen kemoterapi ilaçları, aşılar, gen tedavisi ve kanserle savaşında bağışıklık sistemini destekleyen immünoterapi, yumurtalık kanseriyle mücadelede kullanılan diğer tedavi yöntemleri olarak sıralanıyor.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz