Canlar Forumu Türkü Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türkiye Türkmenleri

Aşağa gitmek

Türkiye Türkmenleri Empty Türkiye Türkmenleri

Mesaj tarafından ali-haydar Çarş. Ocak 07, 2015 4:56 pm

Türkiye Türkmenleri 260px-Yoeruek10
Türkiye Türkmenleri 260px-Dursunbey_yerelk%C4%B1yafeti


Türkiye Türkmenleri

Türkiye Türkmenleri ya da Anadolu Türkmenleri[1], Anadolu Oğuzları[1][2][3][4] veya yaygın adlarıyla Türkmenler (Osmanlıca تركمنلر) , Selçuklular döneminde Anadolu ve çevresinde Türkmeneli denen bölgelerde yerleşmeye başlayan, dilleri Türkiye Türkçesine bağlı Anadolu ağızları içinde ele alınan ve Türkiye Türklerini oluşturan Oğuzlardan Türk oymakları. Müslüman olup Hanefi Sünni ve Anadolu Aleviliği (Türkmen Aleviliği ya da Kızılbaş) görülür. Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde etkili olmuşlardır.[5] Kimileri Türkmen adını yerleşik olanlar için kullanırken göçebe olanlarını da Yörük olarak adlandırır. Türkmen (تركمنلر) ve Yörük (يوروك) kelimeleri tarihî belgelerde eş anlamlı olarak da kullanılmıştır. Osmanlı arşiv belgelerinde, yerleşim durumuna ve şekline bağlı olarak köylü «Türk» olarak adlandırılırken, göçer veya yarı-göçer topluluklar «Türkmen» ya da «Yörük» tabiriyle anılmışlardır.[6] Aşiretler, yerleşik veya konar-göçer olma durumlarına ve bulundukları bölgelere göre «Türkmen» ya da «Yörük» adını almışlardır.[6] Kimilerine göre Kızılırmak'ın doğusundakilere Türkmen batısındakilere ise Yörük denir. Maraş ve çevresinde yaşayan Dulkadirli Türkmenleri için Osmanlı kaynaklarında hem Türkmen hem de Yörük tabiri birlikte kullanılmıştır.[7] Etnik olarak akraba oldukları Türkmenistan Türkmenleri (Yaka Türkmenleri) ile aynı adı taşıdıkları gibi kimi uruğ/oymak adları da ortaktır.

Türkmen aşiretleri, boy beyi (İnallu boyunun adı İnal-oğlu Hamza Bey'den, Gündüzlü boyunun adı Gündüz-oğlu İbrahim Bey'den gelir), kethüda adı, soylarının adı, yaşadıkları yerlerin adı, iktisadî faaliyet ve bunun sonucu olarak besledikleri hayvanlar veya tarıma ait faaliyetleri gibi pek çok sebebe dayalı olarak ad almaktadırlar.[8]

Anadolu'nun Türkleştirilmesinde aktif rol oynamışlardır. Bizanslılar ile mücadelelerinde Selçuklular uç bölgelerine Türkmenleri yerleştirmek suretiyle fetih hareketlerini kolaylaştırma yoluna gitmişler ve Türkistan'dan Teke Türkmenleri ile diğer Türkmen oymaklarını Anadolu'ya yerleştirmeye başlamışlardır.[9] Anadolu Selçuklu Devletinin tarihindeki en büyük Türkmen ayaklanması olan 1240 yılındaki Babai ayaklanması ve peşinden 1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağ Muharebesinde yenilmeleri üzerine Ahiler ve Türkmenler katledilmişlerdir.[10]

İlginç biçimde Anadolu Türkmen aşiretlerinin önemli bölümü, özellikle de Alevi olanlar, Horasan'dan geldiklerini ifade ederler.[11][12] Horasan, Selçukluların Anadolu'ya uzanmadan önce kaldıkları Hazar ötesi Oğuz toprağıdır. Oğuzların bölgedeki yoğunluğunu vermesi bakımından “Horasan’ın her tarafı Türk cephesidir” diyen Yakûbî’nin (öl. 897) Harezm ile Hazar denizi arasındaki bölgeye “Oğuz çölü” demesi önemlidir.[13]


4 Türkiye içi Anadolu Türkmenleri
4.1 Yörükler
4.1.1 Honamlı Yörükleri
4.1.2 Sarıkeçili Yörükleri
4.2 Çepniler
4.3 Tahtacılar
4.4 Sıraçlar
4.5 Abdallar
4.6 İlbeyliler
4.7 Avşarlar
4.8 Varsaklar
4.9 Baraklar
4.10 Kars-Ardahan Türkmenleri
4.10.1 Kars Türkmenleri
4.10.2 Ardahan Türkmenleri
4.11 Karakeçililer
4.12 Manavlar
5 Türkiye dışı Anadolu Türkmenleri
5.1 Rumeli Türkmenleri
5.1.1 Rumeli'nin Türkmenleştirilmesi
5.1.2 Rumeli Türkmen grupları
5.1.2.1 Bulgaristan Türkmenleri
5.1.2.2 Makedonya Türkmenleri
5.2 Kıbrıs Türkmenleri
5.2.1 Kıbrıs Avşarları
5.3 Suriye Türkmenleri
5.3.1 Rakka Türkmenleri
5.3.2 Halep Türkmenleri
5.3.3 İdlib Türkmenleri
5.3.4 Bayır–Bucak (Lazkiye) Türkmenleri
5.3.5 Tartus Türkmenleri
5.3.6 Humus Türkmenleri
5.3.7 Hama Türkmenleri
5.3.8 Şam Türkmenleri
5.3.9 Golan (Kuneytra) Türkmenleri
5.3.10 Dera Türkmenleri
5.4 Lübnan Türkmenleri
5.4.1 Akkar Türkmenleri
5.4.2 Baalbek Türkmenleri
5.4.3 Girit Türkleri


                                                                     Oğuzlar


                  Bozoklar                                                                            Üçoklar




Gün Han
Kayı
Bayat
Alkaevli
Karaevli

Ay Han
Yazır
Döğer
Dodurga
Yaparlı

Yıldız Han
Avşar
Kızık
Beğdili
Karkın


Üçoklar
---------
Gök Han
Bayındır
Beçenek
Çavuldur
Çepni

Dağ Han
Salur
Eymür
Alayuntlu
Yüreğir

Deniz Han
İğdir
Büğdüz
Yıva
Kınık


Doğu Anadolu Bölgesinde 1696 tarihli Türkmeneli (Turcomanie) haritası :

Türkiye Türkmenleri Ottoman_Empire_1696_by_Jaillot_cropped_and_Caucasus


Boz-Ok ve Üç-Ok diye iki ana kola ayrılan Oğuz, etimolojik olarak oġuz < oḳ-u-z «oklar» demektir[14] ve ok (“boy, kabile” [15]) kelimesi ile ikili organ adlarında (ağız, diz, göz, boynuz) rastlanan -z ikil-çoğul ekine (formans [16]) dayanır.

Diğer Oğuzlardan ayırt edebilmek için, Müslüman olan Oğuzlar, Türkmen adıyla anılmaya başlanmıştır. Türkmen kelimesi ilk olarak Orta Türkçe dönemine ait Divânu Lügati't-Türk'te «Türkmen» (تُركْمانْ) olarak geçer ve "Bunlar Oğuzlardır. Bunlara Türkmen denilmesinde bir hikâye vardır, şöyledir: ..." biçiminde tanımlanır[17]. Etimolojik olarak Türkmen kelimesi -men/man kuvvetlendirme (mübalağa) eki ile kuruludur[18] ve benzer örnekler arasında kocaman, küçümen, karaman, sarman (< sarıman), kösemen, kölemen, şişman türevleri de vardır.

Başkurt kökenli Türkolog Zeki Velidi Togan, “Umumi Türk Tarihine Giriş”[19] adlı eserinde, «Oğuz’un arsızı Türkmen’in delisine benzer» biçiminde bir darb-ı mesel kullanır. Bu tabir, Türkmenlerin Oğuzlara göre daha terbiyeli ve medeni olduğunu ifade eder.[11]

Mehmet Fuad Köprülü ve Martijn Theodoor Houtsma'ya göre, Türkmen adı Oğuzlara sonradan verilmiştir ve Müslüman olan Oğuzlar için kullanılmıştır.; Wilhelm Barthold’a göre, Türkmen adının eski olduğu, aslı hakkında yeterli bilginin olmadığı ve Oğuzların Türkmen adı ile de anıldığı şeklindedir.; İbrahim Kafesoğlu ve Omeljan Pritsak'a göre, Türkmen adı eski bir siyasi topluluk adıdır ve Oğuzlar ile Karluklar bu siyasi topluluğa giren kavimlerdendir.[20][21]

Günümüzde Türkmen adı uluslararası arenada Türkmenistan Türkmenleri (Orta Asya Türkmenleri, Türkmensahra Türkmenleri) için kullanılırken, Türkiye'de, özellikle de halk arasında (Türkmen ya da Türkman olarak), yaygın biçimde Türkiye Türkmenleri (Balkanlar, Anadolu, Suriye) için kullanılmaktadır. Oğuzların Müslüman olanları Türkmen adıyla anılmaya başladıktan ve bir kısmının Batıya yönelmesinden sonra Hazar Denizi'nin doğusunda (İran'daki Horasan ile bugünkü Türkmenistan'ı oluşturan Maveraünnehir ile Harezm) kalanlar Doğu Türkmenleri olarak, Hazar Denizi'nin batısında (Türkiye, Balkanlar, Suriye, Irak, Azerbaycan) kalanlar ise Batı Türkmenleri olarak da adlandırılmaktadır. Hazar ötesi Türkmenleri adı Türkiye'den bakış açısına göre Hazar'ın doğu yakasındaki Türkmenistan (ya da Yaka) Türkmenlerini, Türkmenistan'dan bakış açısına göreyse etnik olarak Türkmenistan Türkmenlerinden ayrımlaşan Hazar'ın batısındaki Kafkas Türkmenlerini belirtir. Doğu Türkmenleri adı ayrıca Doğu Anadolu-Azerbaycan-İran eksenindeki Akkoyunlular ile Karakoyunlular için de kullanılır. Oğuz-Türkmen coğrafyasının en uzak doğusunda izole olarak Çin'de (Çinghay, Gansu ve Sincan yörelerinde) yerleşik yaşayan ve Oğuzların Salur boyundan gelen Salarlar (Salırlar) Sünni (Nakşibendi) Müslüman olup dilleri Kıpçak-Türkmen özellikleri gösterse de, Türkmen olarak adlandırılmaları oldukça nadirdir[22][23] ve daha çok Türkmenistan kaynaklarında Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan 5 bin nüfuslu Çin Türkmenleri (Hıtayli Türkmenler) ile birlikte Salarlar da Türkmen (= Türkmenistan Türkmeni) olarak nitelendirilir ve her ikisi de Çin Türkmeni olarak kabul edilir.[24]

Oğuz kökeninden gelen Anadolu Türkleri için Selçuklulardan günümüze tarihi kaynaklarda Türkmen adı kullanılır ve bu Türkmen tanımına Oğuz dışı Türkler (Türkiye Kıpçakları, Gürcistan Kıpçakları) dahil edilmez. Anadolu'da Türklerin/Türkmenlerin yoğun olup devletleştiği bölgeler Türkmeneli olarak adlandırılır ve bu Türkmenya bölgeleri Batılıların yaptığı haritalarda da yansır: Doğu Anadolu Bölgesinde Turcomanie (1696), Turcomania (1730), Orta ve Kuzeydoğu Anadolu'da Turkomanien (1829). Yaklaşık 1700 yılında Johann Baptist Homann (1644–1724) tarafından yapılan haritada Anadolu'da (Natolia) Türklerin İmparatorluğu (Imperii Turcici) ve bunun içinde ayrı bölge olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Türkmeneli (Turcomanoe) bulunmaktadır. Tarihçi İlber Ortaylı bir makalesinde Cenevizli ve Venedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turkmenia olarak tanımladıklarını belirtir.[25]

Bütün dünyanın Osmanlıyı «Türk» olarak gördüğü bir çağda Osmanlıyı «Devlet-i Aliyye» olarak adlandıran Osmanlı ulemasının, Türk ve Türkmenleri küçümsedikleri, kendilerini Türk saymadıkları görülmektedir.[26] Tarihçi Bernard Lewis'e göre, Osmanlı düşüncesinde Osmanlı=Türk özdeşliği yoktur; zira, Osmanlı sıfatı yalnız hanedan için kullanılır ve Osmanlılar Türk adını önceleri göçebe Türkmenlerle, Yörükler için; daha sonraları, kaba saba Türkçe konuşan Anadolu köylüleri ile taşralılar için kullanmışlardır.[27]

Anadolu, Suriye ve Irak’ta yaşayan Türk teşekkülleri, 16. ve 17. yüzyıllarda genel olarak Türkmen ve Yörük şeklinde ikiye ayrılırdı. Faruk Sümer'e göre, Türkmen adı, Anadolu’nun Kızılırmak’tan itibaren doğu ve güneyde kalan bölgeler ile Suriye ve Irak’ta yaşayan aşiretler tarafından kullanılırken Yörük tabiri, Kızılırmak’tan Adalar ve Marmara denizi kıyılarına kadar uzanan yerlerdeki teşekküller ile Rumeli’nde bulunan cemaatleri ifade etmekteydi.[5][21][28] Faruk Kadri Timurtaş (önceki soyadı: Demirtaş, 1925 - 1983) Osmanlı Devrinde Anadolu'da Oğuz Boyları adlı makalesinde Avşarları tanıtırken, Yörük-Türkmen ayrımı yaparak 1. Yörükler arasında Avşarlar (Kütahya, Aydın) ve 2. Türkmen illeri arasında Avşarlar: Doğu ve Güney Anadolu'da: A) Halep Türkmeni Avşarları: a) Köpekli Avşarı, b) Gündüzlü Avşarı c) Avşar oymağı; B) Dulkadırlı Avşarları: 1. İmanlu Avşarı, 2. Kozan mıntıkası Avşarları, 3. Kars (Zülkadiriye) deki Avşar oymakları, 4. Bozok Avşarları, 5. Yeni il; C) Bozulus Avşarları biçiminde sınıflandırmıştır.[29]

Kimilerine göre uzun mesafeli yatay/ova/bozkır göçebeliği yapanlar Türkmen, daha kısa mesafeli dikey/dağ göçebeliği yapanlar ise Yörük olarak tanımlanır.[30]

Yörükler, büyük bir olasılıkla Türkmenler’in bir kolu ise de, giysileri, yerleşme biçimleri, gelenek görenek ve ağız değişiklikleri, bu iki topluluğu birbirinden ayırmaktadır. Bunun, Anadolu'ya değişik tarihlerde gelmiş olmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Güneybatı ve Güney Anadolu'daki Yörük ve Türkmen oymaklarına bağlı boylardan Abdal, Akçakocalı, Takami, Karakeçili, Çepni, Avşar, Sancaklılar Türkmen; Yağcılar, Tahtacılar, Kınıklar ve Alpaslanlar gibi boylar, ağız özellikleri bakımından daha çok Yörük öbeğine girmektedirler.[31] Yusuf Halaçoğlu Anadolu'da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650) adlı kitabında kimi aşiret ve oymakları Türkmen adıyla verirken kimilerini de Yörük olarak ayırır.[32]

Türkmen ve Yörük kelimeleri tarihi belgelerde eş anlamlı olarak da kullanılmıştır.[28]

Türkmen kimliği ve kültürü kimi yörelerde yalnızca Alevi inançlı Türklerce temsil edildiğinden, bu yörelerde halk arasında Türkmen kelimesi yalnızca Alevi anlamındadır. Örnek olarak, Kars - Ardahan illerinde yaşayan Aleviler Türkmen adıyla anılırlar.[11] Fakat, Balıkesir'de ise hepsi de etnik olarak Türkmen olsa da, Sünni olan Yörükler ve Manavlar ile Alevi olan Çepniler hariç yalnızca Alevi Tahtacılar Türkmen olarak adlandırılır. Günümüzde Edremit ve çevresindeki Tahtacılara, Yörükler tarafından Türkmen denilmektedir. Bu yörede Türkmenlikten kasıt Alevilik veya Kızılbaşlıktır. Kısacası Balıkesir Edremit'te Türkmenlik, Tahtacılık ve Alevilik/Kızılbaşlık bir şekilde eklemlenmiştir denilebilir. Aynı kökenden gelmelerine rağmen farklı adlarla anılmalarının inanç boyutundan kaynaklandığı, her iki grup tarafından vurgulamaktadır. Türkmenler ve Yörükler her ne kadar birbirleri için aramızda soğan zarı gibi ince fark var deseler de bu farklı dinsel inanç içindeki boylar arasında hemen hemen hiçbir sosyal ilişkinin bulunmadığı gözlemlenmektedir.[12]

Orta Türkçe dönemine ait Divânu Lügati't-Türk'te Kâşgarlı Mahmud Oğuz (اُغُزْ) kelimesi için «Oguz: Bir Türk Boyudur. Oğuzlar Türkmendirler. bunlar yirmi iki bölüktür; her bölüğün ayrı bir belgesi (= damga) ve hayvanlarına vurulan bir alâmeti vardır, Birbirlerini bu belgelerle tanırlar» deyip boyları sıralamış; Yaparlı, Kızık ve Karkın boylarını listeye almamış, fazladan Çarukluğ (جَرُقْلُغْ) boyunu eklemiş, fakat damgasının belli olmadığını da vurgulamıştır.[33]


Boy adı Orta Türkçe[34] Türkçe
(Türkiye) Azerice
(Azerbaycan) Türkmence
(Türkmenistan) Anlamı Ongun Damga
Kayığ Kayığ (قَيِغْ) Kayı Qayı Gaýa muhkem, güçlü sungur Kayi.svg
Bayat Bayat (بَياتْ) Bayat Bayad Baýat devletli, bol nimetli puhu (ükü) Bayat.svg
Alka-Bölük Alkabölük (اَلْقابُلُكْ) Alkaevli Alkaevli Agöýli ak yurtlu/çadırlı büyük kerkenez (küyenek) Akevli.svg
Kara-Bölük Karabölük (قَرَبُلُكْ) Karaevli Qaraevli Garaöýli kara yurtlu/çadırlı küçük kerkenez (küyenek sarı) Karaevli.svg
Yazğır Yazgır (ىَزْغِرْ) Yazır Yazır Ýazyr geniş/yaygın yurtlu bozdoğan (turumtay) Yazir.svg
Töker Tüger (تُوكَرْ) / (ثُكَرْ) Döğer Döğər Düker toplayan küçügen Doger.svg
Totırka Tutırka (تُوتِرْقا) Dodurga Dodurqa Dodurga ülke kazanan kızıl karcığay Dodurga.svg
Yaparlı Yaparlı Yaparlı Ýaparly güzel kokulu ?
Afşar Afşar (اَفْشارْ) Avşar, Afşar Afşar Owşar çevik av düşkünü erkek gök doğan (cura laçın) Avsar.svg
Kızık Kızık Qızıq Gyryk yasak ... çakır
Begtili Begtili (بَكْتِلى) Beğdili Bəydili Begdili saygın tanıklı bahri Begdili.svg
Karkın Karkın, Kargın Karqın Garkyn karaya boyanmış deri çakır
Bayundur Bayundur (بايُنْدُرْ) Bayındır Bayandur Baýyndyr verimli yer dişi gök doğan (laçın) Bayundur.svg
Beçenek Beçenek (بَجَنَكْ) Peçenek Peçeneq Beçene çalışıp uygulayan ala toğunak Pecenek.svg
Çuvaldar Çuvaldar (جُوَلْدَرْ) Çavuldur Çavuldur Çowdur ünlü, taktir edilen buğdayınık Cavuldur.svg
Çepni Çepni (جَبْني) Çepni Çəpni Çepni düşmana hızla saldıran humay Cepni.svg
Salğur Salgur (سَلْغُرْ) Salur Salur Salyr kılıç salan kaya kartalı (bürgüt) Salur.svg
Eymür Eymür (اَيْمُرْ) Eymür Eymur Eýmir iyi durumda olan isperi Eymur.svg
Ulayuntluğ Ulayundluğ (اُوﻻيُنْدْلُغْ) Ulayundluğ Alayuntluq Alaýuntly alaca atlı delice (yağalbay) Alayuntlu.svg
Yüregir Üregir (اُرَكِرْ)
Yüregir (يُرَكِرْ) Yüreğir, Üreğir Yürəgir Üregir düzen kurucu biku Yuregir.svg
İgdir İgdir (اِكْدِرْ) İğdir Iğdır Igdir iyilik, büyüklük, yiğitlik çakır (karcığay) Igdir.svg
Bügdüz Bügdüz (بُكْدُزْ) Büğdüz Bügdüz Bükder mütevazı yardımcı ulu doğan (itelgi) Bugduz.svg
Yıva Iwa (اِڤـا)
Yıwa (يِڤـا) Yıva Yıva Ýiwe yüksek rütbeli ak çakır (tuygun) Yiva.svg
Kınık Kınık (قِنِقْ) Kınık Qınıq Kynyk aziz erkek çakır (cura karcığay) Kinik.svg


Türkiye Türkmenleri 50px-Kayi.svg
Türkiye Türkmenleri 50px-Bayat.svg
Türkiye Türkmenleri 50px-Begdili.svg

10. yüzyılın ikinci yarısından sonra Oğuzlardan iki ana kopma olmuş; bunlardan birinci kısım (Yunan kaynaklarında Guz, Rus kaynaklarında Torki; → Peçenekler ve Gagauzlar) Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlar'a inerken, Selçuk Bey önderliğindeki ikinci kısım ise Oğuz Yabguluğunun bir uç şehri olan Cend'de kalmıştır.[35] Selçuk Bey, Cend'de bir toplantı meclisi kurarak İslamiyete geçme kararı almıştır.[36] Müslüman olan Oğuzları, diğer soydaşlarından ayırt edebilmek için Türkmen denmeye başlanmıştır. Bundan sonra gittikçe yerleşip yaygınlaşan Türkmen adı, 13. yüzyıldan itibaren tamamen Oğuz adının yerini almıştır.[37] İslamiyeti seçen Selçuk Bey önderliğindeki Oğuzlar (ayrıştırıcı yeni adlarıyla: Türkmenler) Hazar Denizi'nin batısına, çoğu bugünkü Türkmenistan topraklarında olan Maveraünnehir ile Harezm ve İran'daki Horasan bölgesine yönelmiştir. Selçuk Bey önderliğindeki Türkmenler bölgedeki Gazneli-Karahanlı-Samani mücadelesinde hassas bir denge siyaseti takip etmişler, fakat Karahanlı ve Gaznelilerin eş zamanlı olarak yaptıkları askeri harekatta Karahanlıların Maveraünnehir'i Gaznelilerin de Horasan'ı ele geçirmeleri üzerine Türkmenler siyasi açıdan bir kıskaca girmişlerdir.[35] Türkmenlerin Samanilerle başlayan ittifakları sonucu Maveraünnehir'e geçişleri, Karahanlılar ile arka arkaya yaptıkları savaşlar neticesinde elde ettikleri başarılarla hızlanmış Selçuk'un 1009'da 100 yaşında ölümüyle de bu göç hareketi tamamlanmış, Türkmenler bütünüyle Maveraünnehir'e inmiş bulunuyorlardı.[35] Maveraünnehir'deki Karahanlı hakimiyeti Türkmenlere yeni bir açılım yapmaya müsaade etmeyince, Selçuk Bey'in torunlarından Tuğrul Bey Türkmen boylarını alarak çölün gerisine çekilmiş, Çağrı Bey de Anadolu üzerine keşif gezisine çıkmıştır.[35] Horasan'dan İran'ı geçerek Azerbayca'a ulaşan Çağrı Bey buraya daha önce gaza ve akın için gelen Oğuz gruplarını güçlerine katmış, Van Gölü civarında Anadolu'ya Bizans'ın kaleleri olan Vaspurakan (Ermeni Vaspurakan Krallığından kalan) ve Ani kalelerine karşı sefer düzenleyerek büyük kazanç sağlamıştır.[38] 1040 yılındaki Dandanakan Muharebesini kazanan Türkmenler, Gaznelilerin sonunu getirdikleri gibi, Büyük Selçuklu Devletinin de temellerini atmış oldular.[35][35] Alp Arslan zamanına gelinceye kadar Anadolu Kafkaslardan Kuzey Irak'a uzanan bir yay ile Türkmen kitleleri tarafından kuşatılmıştı. XI. yüzyılın ikinci yansından itibaren Sultan Alp Arslan'ın Ani kapısından girerek başlattığı süreç ard arda gelen akınlarla 1071 Malazgirt zaferiyle geri dönülmez bir biçimde perçinlenmiş ve Büyük Selçuklu Devletinin kurulmasından 35 yıl sonra da 1077 yılında Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuş oldu.[35] I. Alâeddin Keykubad'ın 45 yaşında zehirlenerek öldürülmesinden sonra yerine liderlikte ve yönetimde yeteneksiz olan II. Gıyaseddin Keyhüsrev geçmiş ve buna bir de veziri Sadeddin Köpek'in yanlış yönlendirmeleri eklenince devletin ana unsuru olan Türkmenlerle yönetimin arası açılmıştır.[35] Devlet Türkmenler üzerine baskı uygulamaya başlamış, Ahilik önderleri Ahi Evren ve Ahi Ahmet hapsedilmiştir.[35] Bozulmuş olan bu dirlik ve düzenliği Türkmenler lehine yeniden tesis etmek isteyen Baba İlyas ve önde gelen halefi Baba İshak müridleri vasıtasıyla geniş ve etkili bir propagandaya başlar ve sonunda Ağustos 1239'da başarısızlıkla neticelecek olan Baba İshak ayaklanmasında Türkmen isyanı bastırılmış ve 1240 yılıne her iki baba idam edilmiştir. Türkmen isyanından kaçan bu yandaş ve müridleri diğer heterodoks zümrelerle dayanışma içine girerek Babailik hareketini başlatmışlardır. Bu isyanın sonucunda Anadolu Selçuklu Türkmen birliği parçalanmış ve büyük yıkım ve ıstıraplara sebep olan Moğol istilasına maruz kalmıştır.[35] Yaygınlaşan Moğol istilalarından sonra Hazar ötesi Türkmenleriyle Azerbaycan ve Anadolu Türkmenleri ayrı topraklarda yaşamış, kültürlerinde ve dillerinde farklılıklar ortaya çıkmıştır.[39] Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesi 12. ve 13. yüzyıllarda birbirinden ayrılarak farklı gelişim göstermiştir.[40] Türkistan'daki Mangışlak ve Balhan Türkmenleri Moğol istilasından fazlaca etkilenmeyip Hazar Ötesi Türkmenleri ya da Yaka Türkmenleri olarak bugünkü Türkmenistan'ın temelini oluşturmuşlardır.[41][42]

Fatih Sultan Mehmet’ten başlayarak Osmanlı padişahları, Türk kökenli olmayan devşirmelere devlet yönetiminde yer vermişlerdir. Bu devşirme yöneticilerin Türkmenlere karşı vergi ve benzeri konularda adaletsiz davranmaları, buna karşılık İran şahlarının, özellikle de Şah Tahmasb’ın devlet idaresinde Türkmenlere görev vermesi, Türkmenlerin Osmanlı Devletinden yüz çevirerek Safevî Devletine yönelmelerine sebep olmuştur.[43] Bundan sonra Anadolu’dan İran’a doğru 17. yüzyılın ortalarına kadar devam eden bir Kızılbaş Türkmen göçü başlamış ve göç eden Türkmenler arasında sayıları çok olmamakla birlikte Çepniler de vardı.[44] Zazaca ya da Kürtçe konuşan Tunceli Alevilerinin (Kırmançlar) asimilasyona uğramış Anadolu Türkmenleri olduğu ileri sürülür.[45]


ali-haydar
ali-haydar
Admin

Mesaj Sayısı : 3376
Nerden : İzmir/Eskişehir
Kayıt tarihi : 15/02/08

https://canlar.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Türkiye Türkmenleri Empty Geri: Türkiye Türkmenleri

Mesaj tarafından ali-haydar Çarş. Ocak 07, 2015 4:57 pm

Türkiye içi Anadolu Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Ankara
Kırklareli
Edirne
Tekirdağ
Çanakkale
Balıkesir
Bursa
Yalova
İstanbul
Kocaeli
Sakarya
Düzce
Zonguldak
Bolu
Bilecik
Eskişehir
Kütahya
Manisa
İzmir
Aydın
Muğla
Denizli
Burdur
Uşak
Afyonkarahisar
Isparta
Antalya
Konya
Mersin
Karaman
Aksaray
Kırşehir
Kırıkkale
Çankırı
Karabük
Bartın
Kastamonu
Sinop
Çorum
Yozgat
Nevşehir
Niğde
Adana
Hatay
Osmaniye
K. Maraş
Kayseri
Sivas
Tokat
Amasya
Samsun
Ordu
Giresun
Erzincan
Malatya
Gaziantep
Kilis
Şanlıurfa
Adıyaman
Gümüşhane
Trabzon
Rize
Bayburt
Erzurum
Artvin
Ardahan
Kars
Ağrı
Iğdır
Tunceli
Elâzığ
Diyarbakır
Mardin
Batman
Siirt
Şırnak
Bitlis
Bingöl
Muş
Van
Hakkari
Anadolu Türkmenlerinin çoğu asırlar içinde yerleşik hayata geçmiş ve oymak/aşiret bağları yok olmuştur. Yine de oymak ya da aşiret adlarıyla ayırt edici topluluk olarak günümüzde de varlığını sürdüren Türkmen alt grupları bulunmaktadır.

Yörükler[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Yörükler
Yörükler ya da Yürükler (Yörük Türkmenleri ya da Yörük Türkleri, Osm. يوروك), büyük ölçüde, 17. yüzyıla kadar yerleşik hayata geçmeyerek, yaşamına göçebe olarak devam eden Türkmen topluluklarına verilen isimdir.[9] Geçimini hayvancılıkla sağlayan göçebe Türkmenlere Yürük denir.[55] Yörükler gibi açıkça konar-göçer hayatı temsil eden Türkmenler Osmanlı kayıtlarında bazen “Yörük” bazen de “Yörük Türkmenleri” olarak geçmektedir. Bir kavram olarak Yörük kelimesi, Türklerin Anadolu’ya akmaya başlamaları ve aynı zamanda yerleşik hayata hızla yönelmeleri ile ortaya çıkmış; eski geleneksel tarzını devam ettirmek isteyen Türkmen grupları bu adla adlandırılmaya başlanılmıştır.[56] Osmanlı kanunnamelerinde genelde konargöçer olarak nitelendirilseler de bütün Yörük guruplarının konargöçer olmadıkları da görülmekte ve yerleşik (belgelerde: mütemekkin ya da oturak ve sakin) durumda olan Yörükler de bunmaktadır.[56] Yörüklerin başında bulunan kişiye “mir-i Yörükan” ya da “Yörük Beyi” denir.[57] Yörük ~ Yürük kelimesi yörümek ~ yürümek fiilinden gelir.[58] Müslüman olup hem Sünni hem de Alevilik görülür.

Anadolu Yörükleri : İçel Yörükleri, Alaiye Yörükleri, Tekeli Yörükleri, Bursa Yörükleri, Haruniye Yörükleri, Maraş Yörükleri, Ankara Yörükleri, Eğridir Yörükleri, Araç Yörükleri, Taraklı Yörükleri, Murtana Yörükleri, Nacaklı Yörükleri, Nasırlı Yörükleri, Eski Yörük, Toraman Yörükleri, Tacirleri Yörükleri, Tor Yörüğü.[21]
Rumeli Yörükleri : Tanrıdağı Yörükleri (Karagöz Yürükleri[59]), Naldöken Yörükleri, Kocacık Yörükleri (Kızıl Oğuzlar[60]), Ofcabolu Yörükleri, Vize Yörükleri, Yanbolu Yörükleri, Selanik Yörükleri.[21] Tekirdağ Yürükleri.[61] Rumeli ağızlarındaki ilk hecede o > u ve ö > ü daralmaları tipiktir ve Anadolu'da Yörük olarak geçerken Rumeli'de Yürük biçimi kullanılır.

Yörüklerin son kalıntısı (kırmızı)
Sağda Antalya ilinin üst tarafındaki kırmızı alan Honamlı Yörükleri coğrafyasıdır
Ankara Yörükleri (Yörükân-ı Ankara), 16. yüzyılda Ankara Vilayetinin Ankara Sancağını yurt olarak kullandıkları gibi, Ankara’nın batısında Sivrihisar, Sultanönü (Eskişehir), Kütahya ve Karahisar-ı Sâhib (Afyon), Aksaray sancakları ve güneyde Karaman eyâletine tabi topraklara kadar uzanan geniş topraklardaki yerleşim yerlerini (köy, mezraa) yurt olarak kullanmışlardır. Ankara Yörükleri, 1523/30 ve 1571 yılına ait tahrir defterlerine göre, Ulu Yörük, Kasaba Yörükleri, Haymana (Büyük ve Küçük), Karalar, Taceddinlü ve Aydın Beylü taifelerinden oluşmakta idi. 1571 yılına ait tahrir defterinde Ankara Yörüklerinin Kasaba Yörükleri denen bölümüne kaydedilmiş olan Karakeçilü cemaatinin şehirde yerleşik olduğu belirtilmiştir. Konar-göçerlerin şehre yerleşmelerinin olağan bir durum olduğu ve şehir hayatının canlılığının konar-göçer halkı şehre çektiği bilinmektedir. Sancak bölgesinde Yörüklerin davalarına “Yörük kadısı” bakmıştır.[5]

Makedonya Yörükleri Makedonya'da yaşarlar.[62]

Honamlı Yörükleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Honamlı Yörükleri
Honamlı Yörükleri ya da Honamlılar: Önce Batı Toroslar’a (Antalya, Isparta ve Teke Yarımadasına) yerleşen, sonra da Orta Toroslar’a (Aladağlar, Binboğalar ve Adana civarına) yayılmış Yörüklerdir.[63] Toroslara Aydın yöresinden dağılmış olması ile hala Anadolu’nun güneyinde Adana, Mersin, Maraş havalisinde Yörüklere “Aydınlı” olarak hitap ederler.[63]

Honamlı aşiretinin mahalle olarak da adlandırılan 9 obası vardır: Çoşlu, Ötgünlü (Hacı İbrahimli ve Hacı Mehmetli), Telliler, Elekli (Hacı Celilli), Karaevli, Recepli, Karsavurdanlı, Eskiler obası, Hacı Abdilli.[64]

Honamlı Yörükleri tarafından yetiştirilen ve bu yörük aşireti tarafından günümüze kadar korunmuş olan, adını da Yörüklerden alan ve son yıllara kadar genel olarak kıl keçisi tabiri içinde yer alan Honamlı keçisi, ancak son birkaç yıldır kıl keçisinden çok farklı morfolojik ve verim özelliklerinin olduğu farkedilerek, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından yeni bir keçi ırkı olarak tescil edilmiştir. Honamlı keçisinin yayılma alanı Akdeniz Bölgesi Toros Dağları etekleri, Antalya, Konya, Isparta üçgeninde Yörüklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerdir.[65]

Konar-göçerlikten yerleşik hayata geçen Honamlıların köyleri:[63][64][66]

Isparta iline bağlı köyler. Akkeçili, Gedikli, Yeşilyurt (Sığırlık)
Konya iline bağlı köyler: Cankurtaran, Çayırbaşı, Değirmenköy, Dudullu, Sarayköy, Örnekköy
Ankara iline bağlı köyler: Yağcıoğlu
Antalya iline bağlı köyler: Bereket, Çakış, Çolaklı, Taşağıl, Karagöz Kemerağzı, Çalkaya (Mandırlar)
Adana iline bağlı köyler: Başdeğirmen
Sarıkeçili Yörükleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Sarıkeçililer
Sarıkeçililer (Sarıkeçili Yörükleri, Sarıkeçili Türkmenleri, Sarıkeçi, Sarıkeçilü, Sarıkeçilili, Sarıkeçülülü), Mersin ilinin (eski: İçel) Silifke ilçesinde yaşayan Sünni sarışın[67] konar-göçer Türkmenlerdir ve Yörük kültürünün son temsilcisidirler.[68][69] Oğuz boylarından hangisine mensup olduğu belli değildir.[70] Eskiden İçel, Aydın, Konya, Karahisâr-ı Sahib, Akşehir ve Saruhan sancakları, Doğanhisarı Kazası (Konya sancağı), Antalya Kazası (Feke Sancağı), Eğridir, İsparta, Burdur, Dazkırı ve Uluborlu kazaları (Hamid sancağı), Tavşanlı, Honoz Kazası (Kütahya sancağı) (6) onların yaşadığı çevreler idi.[71] Sözü edilen bu yerleşim birimlerindeki Sarıkeçililerin tamamı yerleşmiştir.[70]

Bugün sadece 200 hanelik bir Sarıkeçili ailesi konar-göçer hayat sürdürmektedir.[70] Kışları Içel-Silifke-Gülnar-Anamur sahillerinde yazları da Konya'nın Seydişehir-Beyşehir yaylalarında kira ile yazlamaktadırlar.[70] Yaz kış ev dedikleri kıl çadırlarda kalırlar.[72] Sarıkeçililerin dili başlıbaşına incelenecek bir konudur; çok güzel Türkçe konuşurlar.[70] Kadınları erkekten kaçınmaz; yabancı erkeklerle beraber otururlar ancak konuşmaktan imtina ederler.[70] Besledikleri kıl keçisinin ormana zarar vermesinden dolayı orman müdürlüğünce hareketleri kısıtlanmaktadır.[73] 2010'lu yıllarda Türkiye'de konargöçer Yörük kültürünün son temsilcisidirler.[54]

Çepniler[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Çepniler
Çepniler (Çepni Türkmenleri, Çetmiler), Üçoklardan köken olarak Danişmendlilere dayanan Sünni ya da Alevi Türkmenlerdir. Karadeniz Çepnilerinin Önemli bir bölümü Sünnîdir. Çepniler Trabzon, Ordu ve Giresun'dan başlayarak bu bölge ve çevresinde yerleşiktirler. Alevî Çepniler ise daha çok Ordu, Giresun, Balıkesir, Manisa, İzmir, Çanakkale, Burdur, Gaziantep gibi illerde yerleşiktirler. Giresun’un doğusu ile Trabzon’a bağlı Şalpazarı ve Beşikdüzü ilçelerinde yaşayanlara hâlâ Çepniler denilmektedir.[74] Özellikle Doğu Karadeniz yöresinde sahilden on kilometre iç kısımların tamamını kontrol eden Sinop’a kadar yayılan çevreye egemen olan Çepni boyunun kültürel yapısı ve birbiri ile bağlantıları sebebiyle onları Doğu Karadeniz Çepnileri (Karadeniz Türkmenleri) olarak değerlendirmek, tanımlamak ve yorumlamak daha doğru bir yaklaşımdır; zira Balıkesir yöresinde bulunan ve kökenleri Musul ve Halep yöresine kadar inen Kantemürlü Çepnileri ile aralarında kültürel bakımdan bazı tanımlayıcı farklılıklar bulunmaktadır.[75] Alevi Çepnilerin Dilce ya da Çepni dilcesi adı verilen ve kendi aralarında anlaşmak için kullandıkları gizli dilleri vardır.[76][77]

Karadeniz Çepnileri: Çepni nüfusun önemli bölümü Karadeniz’de bulunmaktadır. Tarihî bilgiler de Karadeniz’in bir Çepni yurdu olduğunu doğrulamaktadır. Fakat buradaki Çepnilerin Sünni İslamiyeti benimsemiş olmaları kapalı bir toplum olmamalarına ve kimliklerini batıdaki Çepnilere oranla daha az muhafaza etmelerine neden olmuştur. Trabzon Şalpazarı ve Beşikdüzü Çepni kimliğinin en canlı biçimde yaşadığı yerlerdir. Bunun dışında Ordu, Rize ve Giresun’da da azımsanmayacak oranda Çepni nüfus bulunmaktadır.[78]

Balıkesir Çepnileri: Çepni nüfusun tamamını oluşturduğu köylerin ağırlıklı bir bölümü başta Balıkesir olmak üzere Ege Bölgesi’nde bulunmaktadır. Ege Bölgesi’nde bulunan Çepni nüfusun tamamı Alevi kültürünü benimsemişlerdir. Bu durum Sünni Türklerin yoğun olarak yaşadığı bu bölgede kendi içlerine kapanıp kimliklerini muhafaza etmeleri sonucunu doğurmuştur.[78][79]

Gaziantep Çepnileri: Anadolu’da Ege Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi’nden sonra Çepni nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu yer Gaziantep'tir ve burada altı Çepni köyü bulunmaktadır. Gaziantep Çepnilerinin atası olduğunu düşünülen Çepni topluluğu, Halep Türkmenleri arasında bulunan üç kola ayrılmış bir Çepni oymağıdır. 1596 tarihli kayıtlarda bu üç Çepni oymağının Halep Türkmenleri arasında “Köpeklü Avşarı” taifesi içerisinde yer aldığı bilgisi yer almaktadır. Bunlardan birinci kol Antep’in kuzeydoğusunda yaşıyor ve Korkmazlu, Sarılu, Karalar, Köseler ve Şuayyıblu obalarına ayrılıyordu. Bu oba isimlerinden bazılarının Gaziantep’te bulunan bazı Çepni köyleriyle aynı ismi taşıması dikkat çekicidir. İkinci ve üçüncü kol ise “Başı Kızdılu Çepni” olarak adlandırılmaktaydı. Bu iki grup Batı Anadolu’ya göç etmiş Saru Han (Manisa) ve Aydın’a yerleşmişlerdir.[78]

Balıkesir ilinin merkez ilçesine bağlı köyler: Aliağa (Dübecik), Aynaoğlu, Çukurhüseyin, Deliklitaş, Gökçeören, İnkaya, Kabakdere, Karamanlar, Kavakbaşı, Kuşkaya, Macarlar, Ortamandıra, Yeşilyurt, "Koruköy"; Balya ilçesine bağlı köyler: Değirmendere, Kocabük; Bigadiç ilçesine bağlı köyler: Akyar, Çağış (Çiftlik), Elyapan, Güvemçetmi, Kozpınar, Özgören; İvrindi ilçesine bağlı köyler: Soğanbükü; Kepsut ilçesine bağlı köyler: Armutlu; Manyas ilçesine bağlı köyler: Çal, Hekim, Kalebayırı (Kalebayır), Kapaklı; Sındırgı ilçesine bağlı köyler: Kocasinan, "Malkaya"; Susurluk ilçesine bağlı köyler: Danaveli, "Söğütlü".[78]
İzmir ilinin Bergama ilçesine bağlı köyler: Karalar, Narlıca, Pınarköy, Sarıdere, Tepeköy, Yalnızev; Dikili ilçesine bağlı köyler: Deliktaş; Kınık ilçesine bağlı köyler: Arpadere, Arpaseki, Aziziye, Büyükoba, Çaltı, Elmadere, Taştepe; Tire ilçesine bağlı köyler: Çayırlı.[78]
Manisa ilinin Saruhanlı ilçesine bağlı köyler: Dilek kasabası (Harmandalı ve Muradiye köyleri), Kemiklidere; Soma ilçesine bağlı köyler: Karaçam, Ularca; Turgutlu ilçesine bağlı köyler: Çepnibektaş, Çepnidere, "Sarıçalı".[78]
Aydın ilinin Söke ilçesine bağlı köyler: Sofular.[78]
Gaziantep ilinin Araban ilçesine bağlı köyler: Hasanoğlu; Nizip ilçesine bağlı köyler: Köseler; Yavuzeli ilçesine bağlı köyler: Göçmez, Kuzuyatağı, Sarılar, Yarımca.[78]
Gümüşhane ilinin Kürtün ilçesine bağlı köy: Taşlıca; Kastamonu ilinin Tosya ilçesine bağlı köy: Çepni; Kırşehir ilinin Çiçekdağı ilçesine bağlı köy: Çepni; Afyonkarahisar ilinin Hocalar ilçesine bağlı köy: Çepni; Bolu ilinin Mudurnu ilçesine bağlı köy: Çepni; Bursa ilinin Mudanya’ya ilçesine bağlı köy: Çepni; Çorum ilinin Kargı ilçesine bağlı köy: Çepni, İskilip ilçesine bağlı köy: Çetmi; Konya ilinin Taşkent ilçesine bağlı köy: Çetmi, Beyşehir ilçesine (Akçabelen) bağlı köy: Çetmi; Sivas ilinin Gemerek ilçesine bağlı köy: Çepni.[78]
Tahtacılar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Tahtacılar
Tahtacılar (Tahtacı Türkmenleri, Tahtacı Yörükleri), Güney ve Batı Anadolu'da yaşayan konar-göçer Kızılbaş Türkmenlerdir. Etnik köken olarak Beş Uygur içerisinde bulunan Ağaçerilere dayanmaktadır ve Ağaçerilerin günümüzdeki devamı sayılan Tahtacı Türkmenlerinin sonradan diğer boylarla karıştıkları düşünülmektedir.[80] Yazılı kaynaklarda Tahtacı adına ise ilk olarak 16. yüzyılda Osmanlı vergi nüfusu tahrir defterlerinde “Cemāat-ı Tahtacıyān” şeklinde rastlanmaktadır.[81] Osmanlı Dahiliye Nazırlığı tarafından Niyazi Bey'e hazırlatılan 1918 tarihli “Tahtacı Yörükleri” adlı raporda, kendilerine Kızılbaş diyen Tahtacıların ülke genelinde yoğunlukla Kala-i Sultaniye, Aydın, Isparta, Antalya, İzmir, Narlıdere, Kavacık, Naldöken, Menemen, Bayındır, Tire, Milas, Muğla, Ödemiş, Söke, Biga, Burdur, Alaiye, Adana vilayeti ile Binboğa yaylalarında ve Kazdağı eteklerinde yaşadıkları ifade edilmektedir.

Stratejik ve askerî bir bakışla Adana vilayetine bağlı Tahtacı köylerinin coğrafi konumları, enlem ve boylamları, irtifaları, su kaynaklarına uzaklıkları, yaylalarının yerleri ve ormanlık alanları ayrıntılı bir biçimde belirlenmiştir. Karahıdırlı, Sandal, Kuzucubelen, Düğdüören Adana vilayetinin Mersin merkez kazasına bağlı Tahtacı köyleridir. Adana vilayeti Tarsus kazasındaki Tahtacı köyleri ise Dalak Deresi, Belen Keşlik, Kaburgediği’dir. Karaisalu kazasının Kadelli, Çamalan, Hacıkırı, Karaçalı, Pamukalan, Cingöz köyleri ile Ayas’ın Durhasandede köyü ve Islahiye’nin Kabaklar ve İdilli köyleri Tahtacı köyleridir. Ayrıca, Sırkantı/Sırkıntı nahiyesi dâhilindeki Tepecikören karyesinde 10 hane; Feke’nin Mansurlu nahiyesinde 15 hanelik Tahtacı topluluğu bulunmaktadır.[82]

Balıkesir'in yerli nüfusu Sünni olan Yörük ve Manav ile Alevi olan Türkmen (Balıkesir'de Tahtacılara Türkmen adı verilir ve en yoğun oldukları yer Kaz dağlarıdır) ve Çepni unsurlarından oluşmaktadır ve kültürel hayatlarına bakıldığında Yörükler ile Manavların; Tahtacı Türkmenleriyle de Çepnilerin birbirlerine daha yakın oldukları görülür.[80] Günümüzde Balıkesir Edremit ve çevresindeki Tahtacılara, Yörükler tarafından Türkmen denilmektedir ve bu yörede Türkmenlikten kasıt Alevilik veya Kızılbaşlıktır; Türkmenler ve Yörükler her ne kadar birbirleri için aramızda soğan zarı gibi ince fark var deseler de bu farklı dinsel inanç içindeki boylar arasında hemen hemen hiçbir sosyal ilişkinin bulunmadığı gözlemlenmektedir.[12]

Sıraçlar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Sıraçlar
Sıraçlar (Sıraçlı, Sıraç Türkmenleri, Beydili Sıraç Türkmenleri, Saraçlar, Osm. سراج), Sivas, tokat, Amasya, Çorum ve Yozgat yörelerinde yaşayan Beğdili (Beydili) boyundan Kızılbaş (Anşabacılı ve Hubyarlar) Türkmenlerdir. Osmanlı tapu tahrir defterlerinde Sarac (sırac) Cemaati’nın Tokat bölgesinde olduğu belirtilmektedir. Çoğu (% 95) Hubyar'a bağlıdır. Hubyar toplulukları kendi içlerinde bir birlerine Sıraçlar demekte ise de bölgede bulunan diğer Alevi gurupları bütün Hubyar mensuplarını Sıraçlar olarak nitelendirmektedirler.[83][84]

Abdallar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Abdallar
Abdallar (Türkmen Abdalları[85], Türkiye Abdalları[86] , Abdal Çingeneleri[87], Teberler, Carcar, Osm. آبدال), Babai Türkmenlerinin bakiyeleri olan Alevi-Bektaşi Türkmenlerdir. Abdallara Abdali, Abdallu, Teberci, Guyende (Guvende, Gevende), Çingene, Kısımâl, Karacı, Karaduman, Gurbet, Ozan, Çalgıcı, Köçek, Deveci, Usta, Elekçi, Sepetçi, Bohçacı, Davulcu, Carcar, Kıpti, Bodık, Kazancı, Fakçı, Çingan (ses çıkaran), Edeler, Gegel (Geygel) gibi isimler verilmektedir.[85] Adana, Adıyaman, Afyon, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Bolu, Burdur, Çorum, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Isparta, İçel, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Malatya, Manisa, Muş, Nevşehir, Sivas, Tokat, Uşak ve Yozgat yörelerinde dağınık konar-göçer olarak yaşayan Abdallar daha çok demirci, semerci, sünnetçi, çalgıcı gibi meslekleri yaparlar.[88][89][90][91][92] Osmanlı arşivlerinde Abdalların Türkman taifesinden olup, Maraş, Tarsus Sancağı (Adana Eyâleti), Hayrabolu Kazâsı (Vize Sancağı), İstanbul ve havâlisi, Tatar Pazarı kazâsı (Paşa Sancağı), Rumeli, Kütahya Sancağı, Erzurum Eyâleti, adana, Bozok, Biga, Aydın Sancağı, Çukurova, Zülkadriye Kazâsı (Maraş Sancağı), Karaman Eyâleti, Sivas Eyâleti, Rakka’da yaşadıkları kayıt altına alınmıştır.[93] Yaşantıları Çingeneleri andırdığından çoğu kez Çingenelerle karıştırılırlar.[94][95][96][97][98] Yerleşik Kıptılar[99] («Çingeneler») olarak da nitelendirilen Abdallar, Osmanlı hükûmet defterlerinde de eskiden Kıbtî («Çingene») diye de yazılmışlardır.[100] Keskinli Hacı Taşan ve Kırşehirli «Bozkırın Tezenesi » Neşet Ertaş Abdallardandır.[88] Kendilerine özgü gizli dilleri vardır.[101][102][103] Müze müdürlüğü yapmış olan halk bilimci Ali Rıza Yazgın 1931 ve 1933 yıllarında 3 cilt olarak yayımlanan Cenup’ta Türkmen Oymakları adlı çalışmasında Güney Anadolu'daki Abdal gruplarını şöyle tasnif eder: Fakçılar (av avlıyan Abdallar < faka basmak deyiminde geçen fak < Arapça faḫḫ [فخ] «tuzak, kapan» sözüne dayanır.[104]), Tencili (cambazlık ve kuyumculuk yapan Abdallar), Beğdili (Türkmenlere yamak ve yarıcı duran Abdallar), Gurbet veya Cesis (sepet, küfe yapan Abdallar; bunlar tam göçebedirler), Karaduman Abdalları (İbrahim Paşa’nın İskan Beyi’ne Mısır’dan gönderdiği kalabalık bir musiki ve raks heyetlerinin bakıyyesi olan Abdallar).[105] İstanbul Kuştepe'deki Teber-Abdalların (Aleviler) çoğu, mahalledeki Roman toplulukla ortak kültürel biçimlenme ve adaptasyona rağmen, "Çingene" olmadıkları konusunda çok nettir.[106]

Geygeller (Geygel Abdalları, Geygel Türkmenleri, Geygel Yörükleri, Geygel Çingeneleri[87]), Amasya, Tokat, Sivas, Ardahan, Giresun gibi yörelere dağılmış, demircilikle geçinen içe kapalı, yabancılara karşı 15-20 kelimelik gizli bir dil bilen (Geygelce) Kızılbaş Abdal Türkmenleridir. Köyleri arasında Çerdiğin, Tokat, Ormancık, Niksar, Küçükkızılca, Amasya sayılabilir. Tahtacılar, Denizli ve Salihli‟deki Alcılara; Balâ‟daki Sünni Bayatlar da Alevi Bayatlara Gegel derler.[107] Ahmet Caferoğlu Burdur’da Buhurcu olarak tanınan ve o zaman Çivril’e bağlı Yapalı köyünün (Afyon) yukarısında yaşayan Geygel yörüklerinden derleme yapmış[108] ve söz dizimi Türkçe olan bu derlemedeki kelimelerin daha sonra yapılan araştırmayla[109] Çingenece kelimeler olduğu anlaşılmıştır.[110] Geygelliler ve diğer gezgin gruplar, etnografik çalışmalarda “Yörük” olarak tanımlanan esas göçebe Çingene gruplarıdır; çoğu Alevidir ve (İstanbul Kuştepe’deki Aleviler ya da İç Anadolu’daki Geygelli Yörükleri gibi Çingenece kimi kelimeleri kullanarak iletişim kurmalarına rağmen) yerleşik hayata geçenlerden bazıları Alevi kimliğini benimsemiş ve Çingene mirasını reddetmiştir.[106]

ali-haydar
ali-haydar
Admin

Mesaj Sayısı : 3376
Nerden : İzmir/Eskişehir
Kayıt tarihi : 15/02/08

https://canlar.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Türkiye Türkmenleri Empty Geri: Türkiye Türkmenleri

Mesaj tarafından ali-haydar Çarş. Ocak 07, 2015 4:58 pm

Kuzey Hindistan'ın yarısı, Afganistan ve Türkistan'ın bir bölümünde hüküm süren Ak Hun İmparatorluğu için Bizans kaynaklarında geçen Eftalit adıyla bağlantı kurulmaktadır.[85]

Doğu Türkistan Abdalları[85] : Çin'de Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan ve Uygurcaya yakın Eynuca (ئەينۇ) denen karışık Türk dilini konuşan Eynulara Uygurlar Abdal (ئابدال) derler.[111]
Afgan Abdalları[85] (Durraniler, Peştuca Abdali ابدالی‎)
Hindistan Abdalları: Hindistan, Pakistan ve Nepalde yaşayan, Urdu, Maithili, Gucaratça, Bengalce gibi Hint dillerini konuşan, Dom Çingeneleri arasında sınıflandırılan, fakir kastından yarı-göçebe Sünni Müslüman halk.[112]
İlbeyliler[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: İlbeyliler

Günümüzde İlbeyli adını kullanan Türkmenler Sivas ilinin orta batısındaki merkez ilçeye denk gelen İlbeyli / Elbeyi Yöresi denen yörede yaşarlar. Sivas'ın üç yöresinden diğer ikisi olan Emlek Yöresi kabaca Şarkışla, Yıldızeli, Gemerek ilçelerine; Alevi-Bektaşi olan Çamşıhı Yöresi ise Divriği’nin batısında yer alan ilçelere denktir.
İlbeyliler ya da Elbeyliler (İlbeyli Türkmenleri, Elbeyli Türkmenleri, İlbegiler), Alkaevli (Alkarevli, Alkırevli) boyundan Sivas, Kilis, Maraş ve Suriye (Halep) yörelerinde yaşayan yerleşik Türkmenlerdir.[113][114][115] Alevi ya da Hanefi Sünnidirler.

Sivas İlbeylileri: Günümüzde kendisini İlbeyli (Elbeyli) olarak kabul eden ve ağırlıklı olarak Sivas şehir merkeziyle şehrin güneybatısında 42 köyde yaşayan Türkmenlerdir. Yaklaşık beş asırlık konar göçer hayatından sonra 18. asırda yerleşik düzene geçen İlbeylilerin meskun oldukları bölgede aynı isimle kaza teşkilatı oluşturulmuş; İlbeyli kazası bu statüsünü iki asra yakın korumuştur. Osmanlı'nın son döneminde nahiye haline getirilen İlbeyli, daha sonra bu konumunu da kaybetmiştir.[113] Halk nezdinde Sivas’ta üç yöre (Emlek Yöresi, Çamşıhı Yöresi ve İlbeyi / Elbeyi Yöresi) vardır ve halk bilhassa Sivas dışında bulunduğu yerden söz ederken “Elbeyi’nin Esköy’ündenim” veya “Emlek Beyyurdu’ndan” yahut da “Çamşıhı’n Kaygısız köyünden” gibi ifadeler kullanarak, önce yöresini, sonra köyünü söyler.[116] İlbeyli / Elbeyi Yöresi halkın “Üst başı Kavlak, alt başı Yanalak” diyerek sınırını çizdiği ve Sivas’ın güney batısında iskân edilmiş 42 pare köyden oluşur. Bu köyler Şarkışla ve Sivas toprakları arasında yer alır ve halk şairleri ile de öne çıkarlar.[116]

Sivas'taki köyleri: Akçainiş, Akkuzulu, Apa, Aylı, Bedirli, Bostancık, Çallı, Çaypınar, Çongar, Damılı, Damlacık, Durdulu, Eskiapardı, Eskiköy, Gazibey, Gözmen, Güney, Hanlı, Haydarlı, Hayırbey, Herekli, Hocabey, Kabasakal, Kahyalı, Karalar, Karalı, Kartalca, Kavlak, Kayadibi, Keçili, Kızılova, Kızılöz, Koyuncu, Menşurlu, Sarıdemir, Savcun, Sırıklı, Sorkuncuk, Tatlıcak, Yanalak, Yaramış, Yeniapardı, Yenikızılcakışla.[115]
Yozgat'taki köyleri: İlbeyli, Çekerek (1827´te Sivas´tan gelmişlerdir).
Maraş İlbeylileri: Geçmişteki Halep Vilayetinde, günümüzde ise Gaziantep, Kilis illeriyle Suriye'de yaşarlar. 1691-1696 yılları arasındaki iskan/sürgün hareketinde Sivas'taki bir kısım İlbeyliler Halep'in kuzeyinde Rakka Eyaletinin (ایالت رقه) Menbiç yakınlarındaki Rakka bölgesine iskan olmak üzere sürgün edilmişlerdir. İlerleyen yıllarda bunlardan 150 aile iskan mahallerinden ayrılarak Maraş civarına gelmişler ve buraya yerleşmişlerdir.[113]

Gaziantep ilinin Oğuzeli ilçesindeki köyler: Kemuntepe (Çiftlik), Küçükkaracaören, Üçkubbe, Oğuzeli.[115]
Kilis ilinin Elbeyli (İlbeyli) ilçesine bağlı köyleri: Aşağıbeylerbeyi, Elbeyli, Çangallı, Elbeyli, Çıldıroba, Elbeyli, Sağlıcak, Elbeyli, Kilis ilinin merkez ilçesine bağlı köyler: Acar, Kilis, Bozcayazı, Kilis.[115]
Suriye'deki köyleri: Alıcı, Arabazı, Ayaşa, Bablimon, Çörten, Eşekçi, Haliloğlu, Kadılar, Kaklım, Kelsenli, Kocalı, Memili, Sandı, Sekizler, Sinsile, Sipahiler, Taşkapı, Til’aşa, Zilif, Ziyaret.[115]
Avşarlar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana maddeler: Avşarlar ve Afşar Hanedanı
Anadolu Avşarları ya da Afşarlar (Avşar Türkmenleri, Afşar Türkmenleri), Oğuzların Bozok kolundan tarihte geniş coğrafyada adları geçen Türkmenlerdir. Anadolu'da Konya-Karaman merkezli Karamanoğulları Beyliği Avşarlar (ya da Salurlar[117]) tarafından kurulmuştur. Türkiye dışında İran ve Afganistan'da da yaşarlar. İran'da Afşarca denen dilleri Güney Azericesi içinde (Linguist List: azb-afs) sınıflandırılırken, Türkiye'deki Avşarların dilleri Anadolu ağızları içinde ele alınır. Faruk Sümer Avşarları “11. yüzyıldan itibaren önemli roller oynamış ve adlarını zamanımıza kadar yaşatmış biricik Oğuz boyudur. Gerek sayıca gerekse oynadığı tarihi rol bakımından en önemli boyun adıdır” biçiminde tanımlar.[118]


Günümüzde Avşar adını kullanan Türkmenler Kayseri ilinin doğusundaki
██ Pınarbaşı
██ Sarız
██ Tomarza
ilçelerinde yaşarlar
Adana, Kahramanmaraş, Karaman, Yozgat, Gaziantep, Sivas, Ankara, Amasya, Çankırı, Tokat, Kırşehir, Niğde, Konya, Kütahya, Burdur, Isparta, Denizli, Muğla, Manisa, Aydın, Balıkesir, Uşak, Afyon, Bolu, Bursa, Antalya, Mersin, Kars, Kastamonu... gibi şehirlerde de Avşarları bulmak mümkünse de[119], en yoğun olarak yaşadıkları yerler daha ziyade Kayseri’nin Pınarbaşı, Kayseri, Sarız ve Tomarza ilçeleridir. Kayseri ve yöresinde yaşayan Avşarlar yerleşik hayata bir asırdan daha önce geçmiş olmalarına rağmen oba teşkilatını unutmamışlar, kendi kültürlerini günümüze kadar taşıyabilmişlerdir.[120] Günümüzde ise Kocahallı, Haliloğlu (Halloğlu), Kara Recep, Cingözoğlu, Halil Paşaoğlu, Torun, Deler (Deliler) ve Türkmen Aliler (Türkmenliler) olarak 9 ayrı boya ayrılmışlardır. Ayrıca Tufanbeyli (Adana) ilçesine bağlı üç köyde de yaşamaktadırlar.[120] Türkiye Avşarları esas olarak Sünni olsalar da Alevi Avşarlar da bulunmaktadır.[121][122]

Avşar obaları: Afşar Karamanlı, Afşarlı /Avşarlı Türkmen), Ağanlı, Akçaali, Akdamlı, Alabaş, Alembeyli, Alp-Ağıl Oğlu, Alplı, Arap Hasanlı, Araşlı, Avşar Delek, Avşarcık, Aydoğmuşlu Beyli, Bab-ı Altun, Bahrili, Bahşayışlı, Balabanlı, Bay (Baş), Bay Temürlü (Hacılı), Bederli, Bedil (Bedin), Begeşli, Beğdenizli, Beylikli, Bostancılıyan, Boynu Kısalı, Bozkoyunlu, Bucak, Burhanlı, Burkalemli, Büyük ve Küçük Avşar, Canbaz, Candık, Ceceli (Çeçeli), Celayirli, Cihanşahlı, Cingöz, Civanşir, Çiğdemli, , Çoban Beğli, Çobanoğlu, Çöplü, Çorapoğlu, Cunkerli, Çuylu, Dadalı (Tatalı), Deliler, Dodurlu (Doduryan), Döneklili, Doymuş Oğlu, Doyranlı (Toyranlı), Durali Hacılı, Eberlü, Ekber, Elsüz Oğlanları (Elsüzler), Faydalı, Garibşah, Genceli, Germiyanlı, Gökçeli (Gökçe Oba), Gölegir, Gündüzlü, Habilli, Hacı, Hacı İvazlı, Hacı Mustafalı, Halil Paşalı (Oğlu), Haliloğlu (Halloğlu), Haraçlı, Harikli, Harzem (Horzum), Hedilli, Hemenli, Hobalı (Hoballı, Obalı), Hoca Fakihli, Hovadlı, Hüseyin Hacılı, Hüveydi Aşireti, İbrahim Beyli, İmam Kulu, İmanca, İmanlı, Isalu, İslamlı, Kara Afşar, Kara Budaklı, Kara Gündüzlü, Kara Şeyhli, Karabaş Kethüda, Karamanlılar, Kasımlılar, Kazıklı, Keçilü, Kemallı (Kelelili), Kıralı (Karalı), Koca Nallı, Köçekli (Küçüklü), Köpekli, Köroğlu, Köse Ahmetli, Köse Davut, Köseli, Kozanlı, Kucur (Koçur), Kürt İsmail, Kürtül (Körtül), Kutbeyli, Kütüklü (Kütünlü), Kuyumculu, Mahmudoğlu (Sofular), Maksut Kethüda, Mihmadlu, Musacalı, Musacalı (Muscalı), Mutuklu, Nacak, Nadirli, Nazar Kethüda, Oğuzhanlı, Öksüz(lü)ler, Oruçlu, Papucu Yeni Yer, Paşaoğlu (Paşalı), Pekmezli, Perakende-i Maraş, Puhurcu, Pusucalı, Recep Safi Uşakları, Recepli, Şahsevenler, Sait, Salmanlı, Şamlı, Sancak, Sarı Fakihli, Sarı Hacılı, Sarıveli, Sekiz, Senir, Şerefli, Silsüpür, Sindel, Sindili (Sendil), Sırkıntılı, Sis Afşarları, Sübhan, Süleyman Kethüda, Süleymanlı, Sülü (Sulu) Beğli, Taif, Tapkı (Taygı), Taşoğlu, Tecirli, Terkeşlioğlu, Tohtemür, Topracılı, Torun, Toyurca, Türkmenliler, Uçlu, Ulamışlı, Usalı, Uzun İsaoğlu, Vezirli, Yahşihanlu, Yaka, Yamanlı, Yemliha(n)lu, Yeni Tekeli, Yıvacıklar, Zekeriyyalı.[123]

Varsaklar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana maddeler: Varsaklar, Varsağı, ve Karacaoğlan
Varsaklar (Farsaklar, Varsak Türkmenleri, Varsak Yörükleri, Varsaklılar, Tarsus Türkmenleri), adını Varsak adlı bir Türkmen beyinden alan[124], geçmişte Tarsus Sancağı'nde, güney Anadolu'da Mersin iline (eskiden: İçel iline) bağlı Tarsus ilçesinde ve Adana (Feke, Kozan, Saimbeyli) ile Osmaniye (Düziçi, Osmaniye Merkez) illerinde, Aydın ve Kayseri'de yaşayan Türkmenlerdir.[125][126] 14. yüzyıla ait bir Memlûk (Devletü't-Turkiyye) kaynağında Tarsus Türkmenleri (el-Varsak; Türkmân-ı Tarsus [124] ) tabiri kullanılan Varsaklar Oğuz (Türkmen) boylarından biri olarak zikredilmiştir. 14-15. yüzyıllarda büyük bir kısmı Tarsus'un kuzeybatı ve Silifke'nin kuzeydoğusundaki dağlık bölgede (Bolkar Dağları) olmak üzere, bir kısmı da Taş-İli'nde yaşamaktaydı. 16. yüzyılda büyük kısmı Çukurova ve Konya Ovalarına iskan edilmiştir.[124]

Tarsus Sancağında yaşayan Varsak Türkmenlerini oluşturan boylar (Kusun, Ulaş, Kuştemür, Gökçelü, Esenlü, Elvanlu, Orhan Beğlü) adlarını boy beylerinden almıştır.[124] Varsak Türkmenleri esasen bir federasyondur ve önemli bölümünü oluşturan Ulaş Üçokların Bayındır ve Salur aşiretlerinden; Kusun, Kuştemür, Elvanlı ve Gökçeli de Üçoklardan; Esenli ise Bozaklardan Dodurgalara dayanır.[124][127]

Türk halk edebiyatı ve müziği içinde varsağı denen ve özel bir ezgiyle söylenen koşmanın en güzel örnekleri Varsak Türkmen şairi Karacaoğlan'ın dizelerinde can bulmuştur. Etimoloji konusunda uzman olan Türkolog Hasan Eren'e göre varsağı kelimesi Varsakların adına -î nispet eki getirilerek oluşturulmuştur ve yapı olarak türkü (< Türk + -î ) kelimesinin etimolojisine benzer.[128]

Aydın Varsakları[129]

Çukurova Varsakları[129] ya da Tarsus Varsakları[124]: Varsaklar, Osmanlı-Memlük ve Osmanlı-Karamanoğulları ilişkilerinde önemli roller üstlenmişlerdir. 1250'lerde Ramazanoğulları Beyliği'ni oluşturan 7 Türkmen boyundan biri olan Varsaklar, 1517 yılında Ramazanoğulları ile birlikte Osmanlı himayesine girmişlerdir. Kuzey Çukurova'ya doğru göç eden Varsaklar, 17. yüzyılın sonlarından (1690) itibaren Kozanoğulları'nın piyade askerleri olmuşlardır. Çukurova bölgesinde kalıp, Kozanoğulları içerisinde bulunan Varsaklar, Kozan'ın dağlık bölgeleri ile Feke ve bugünkü Saimbeyli toprakları üzerinde yoğunluk kazanmışlardır. Saimbeyli ve Feke arazileri Kozanoğulları'na mensup ağaların yaylak yerleri olmuştur. Günümüzde de Feke nüfusunun tamamı, Saimbeyli'nin tamamına yakını ve Kozan'ın ise aşağı yukarı yarıya yakını bu aşirete mensup insanlar tarafından yurt tutulmuştur. Ayrıca halk arasında Gavur Dağları denen Nur Dağları bölgesine yerleşen Varsakların çoğunluğu bu dağlardan inerek bir kısmı Düziçi ovasına, bir kısmı da (Ulaşlılar) Osmaniye'ye yerleşmişlerdir.[125]

Kayseri Varsakları ya da Yahyalı Varsakları[129] : Kayseri iline bağlı Yahyalı ilçesinin yüksek kesimlerinde Kapuzbaşı Şelalesi'nin bulunduğu bölgede yaşayan Varsak Türkmenleri, Avlağa, Balcıçakırı, Büyükçakır, Çubukharmanı, Delialiuşağı, Kapuzbaşı, Ulupınar, Yeşilköy köylerinde yaşamlarını devam ettirmektedirler. Kayseri Varsakları konar-göçer hayatını, kültür ve geleneklerini en son terk eden Türkmenler olarak kabul edilebilir; zira, köylerine elektrik, telefon ve yol 1980'li yıllarda gelmiştir.[130]

Baraklar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Barak Türkmenleri

Günümüzde Barak adını kullanan Türkmenler Gaziantep ilinin güney doğusundaki
██ Oğuzeli
██ Nizip
██ Karkamış
ilçelerinde yaşarlar
Baraklar (Barak Türkmenleri[131]), Bayat boyunun Dulkadirli koluna bağlı bir Cerid Obası olan[37], Beğdili boyu ile iç içe yaşamış[132] ve günümüzde güneydoğu Anadolu'da Gaziantep ilinin güneydoğusunda Nizip, Oğuzeli ve Karkamış ilçe sınırları içerisinde geniş bölgeyi kapsayan Barak Ovası denen yörede yaşayan Sünni Türkmenlerdir.[133] Barak Ovası dışında ayrıca, Kilis ve Kuzey Suriye toprakları ile Reyhanlı ve Amik ovalarında da az sayıda Barak Türkmeni bulunmaktadır.[133] Barak yerleşimlerinin yüz yirmi köy ve mezrayı bulduğu belirtilmektedir.[133] Barak Türkmenleri uzun zamandan beri ziraatla uğraşmalarına rağmen örf ve adetleri ile konar-göçer hayatın çoğu özelliklerini halen korumaktadırlar.[133] Horasan'dan Anadolu'ya Türkmen göçü sırasında ilk önce Yozgat'a yerleşen Baraklar daha sonraları 1690'lı yılların sonunda Osmanlı Devleti tarafından Rakka'ya sürgün edilmişlerdir.[133] Kültürlerinde kendi adlarıyla anılan Barak uzun havaları önemli yer tutar ve Dedemoğlu ozan olarak öne çıkar. Adı meşhur bir çobaya verilen Ezo Gelin Oğuzeli ilçesine bağlı Uruş (yeni adıyla Dokuzyol) köyünden Baraktır.

Resmi rakamlara göre Karkamış ilçesinde 35 köyde, 3 bini merkez 10 bini köylerde; 13 bin Nizip merkezde olmak üzere 31 köyde 4 bin, Oğuzeli'ne bağlı 17 köyde 7 bin, Gaziantep merkezde 15 bin Barak Türkmeni bulunuyor.[134]

Ali Rıza Yazgın (Yalman) 1931 ve 1933 yıllarında 3 cilt olarak yayımlanan Cenup’ta Türkmen Oymakları adlı çalışmasında Barak Türkmenlerinin on iki obadan meydana geldiğini belirtir: Torunlu, Kürdülü, Eseli, Tiryakili, Göğebakan, Ali İdrisli, Hacı Kasımlı, Mercanlı, Çoksuruklu, Marzıbalı, Çayrazlı, Karakozaklı.[105] Araştırmacı Ömer Özbaş, “Gaziantep Dolaylarında Türkmenler ve Baraklar” adlı eserinde, Barak Türkmenleri’nin esas olarak yedi obaya bölündüğünü ve bu obaların da birçok kola ayrıldığını yazar: Eseli, Karakozaklı, Adıklı, Kürdülü, Abdürrezzaklı, Torun, Bayındır.[135]

Oğuzeli ilçesindeki köyler: Akçamezra, Aşağıgüneyse, Çavuşbaşı, Çatalçam, Çaybeyi, Dikmetaş, Dokuzyol (Uruş), İnkılap, Kabacaağaç, Kersentaş, Kovanlı, Tüzel, Uğurova, Yakacık, Yeşiltepe, Yukarıgüneyse ...
Nizip ilçesindeki köyler: Adaklı, Akkuyu, Aşağıbayındır, Bağlıca (Kubbün, Kubin), Belkıs (Belkız, Kavunlu), Bozalioğlu, Çakmaktepe (Hüseyinefendi, Hösünefendi), Çanakçı, Çatalca, Dazhüyük (Hilfan, Hılfan), Düzbayır (İzan), Ekinci (Hasaniz), Eskikonak (Diveyli), Gevence, Gökçeli (Kürep), Günaltı (Tilmiyen), İkizce, Kayalar (Müskürük), Kesiktaş (Kürdülü Kersentaş), Kıraçgülü (Şıngak, Şinşak), Kıratlı, Kızılcakent (Kınçakent), Kurucahüyük, Nahırtepe (Kerzin), Söğütlü, Yağmuralan (Mizirin), Yarımtepe, Yeniyapan, Yeniyazı (Cidet), Yukarıbayındır.
Karkamış ilçesindeki köyler: Akçaköy, Alaçalı, Alagöz, Arıkdere (Germiş), Ayyıldız, Çiftlik, Eceler (Melike), Elifoğlu, Erenyolu (Tilhabeş), Karacurun, Karanfil (Çakıroğlu), Kelekli (Şara), Kıvırcık, Öncüler (Hülmen), Soylu (Sinsile, Silsile), Subağı (Tüsülmen), Teketaşı (Ticar), Türkyurdu, Yarımca, Yaşar, Yazır, Yeşerti (Kefrik), Yolağzı (Çokşuruk), Zührecik (Zöhrecik, Zörecik).
Suriye Barakları, Tabur, Kasımlı, Torun, İsallı, Tiryaki, Gökbakan, Mahmutlu oymaklarından oluşur. Halep ilinin Azaz (A'zâz) ilçesine bağlı Barak Atlı (Arapça: Baragite) yerleşimi bunların adını taşır.[49]

Kars-Ardahan Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Kars-Ardahan Türkmenleri (Kars-Ardahan Türkmanları[136] yörede: kendilerince Türkmenler , yerlilerce Türkmanlar), kuzeydoğu Anadolu'da Kars - Ardahan illerinde yaşayan Alevi-Bektaşi Türkmenlerdir. Kars yöresinde 28, Ardahan yöresinde 21 pare köy halkı Türkmen adı ile anılırlar. Yörede Türkmen denilince akla Alevi gelir. Bu yöre Alevileri, Türkçeden başka dil kullanmadıkları gibi büyük çoğunluğu Garip Musa Ocağı’nın talibidirler.[11] Kars Türkmenleri Kars yerli köylüleri gibi «gelirim, gidirim» ağız özellikleriyle konuşurken, Ardahan Türkmenleri İstanbul Türkçesine yakın «geliyorum–gidiyorum» şeklinde konuşurlar.[11]

Kars Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Kars Türkmenleri, büyük çoğunluğu tahminen 100-150 yıl önce Sivas Divriği yöresinden Osmanlı Devletinin güvenlik amacı ile şahlık yöresine gönderdikleri Türkmenlerdir. Kars’ın Selim, Sarıkamış ve Kağızman ilçeleri ile Ardahan'ın Göle ilçesinde çeşitli köylere yerleşmişlerdir. Divriği yöresindeki Yağbasan, Karaçayır, Dölbentli, Akpınar, Tiğnis, Ağyar gibi birçok köy adlarını Kars yöresinde yerleştikleri köylere vermiş olduklarını bildirirler. Bunların hemen hepsi Sivas ve Malatya’daki Alevi-Bektaşi ocaklarına bağlıdırlar.[11] Bir kısmı da Kağızman ilçesinin Sağbaş köyünden 1920 yılından sonra Selim Ovasına Fahrettin Erdoğan’ın önerisi ve telkini ile gelen Türkmenlerdir.[11]

Sarıkamış'taki köyleri: Asbuğar (Begdili), Aşağı Sallıpınar/Aşağı Salut (Çerüklü, Zaza), Boyalı (Çepni)[11]
Selim'deki köyleri: Akyar, Akpınar, (Aşağı) Ali Sofu, Aşağı Kotanlı ve Yukarı Kotanlı, Cavlak, Dölbentli, Iğdır, Karaçayır, Karnağaz, Katranlı, Tiknis, Mollamustafa[11]
Göle'deki köyleri: Yeniköy, Kalecik[11]
Ardahan Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ardahan Türkmenleri (Meşe-Ardahan Türkmenleri, Damal-Hanak Türkmenleri, Damal Türkmenleri, Hanak Türkmenleri, Dadali Türkmenleri, Dadaliler, Dadalılar, Dedeliler), Kura Nehrinin solunda ve Ardahan'ın kuzeyindeki “Meşe-Ardahan” denilen yörede Ilgar Dağı eteklerinde, eskiden Cumhuriyetin ilanından sonra Kars ilinin Posof ilçesine nahiye olarak bağlanan ve 1992 yılında Ardahan iline ilçe olarak katılan Damal ilçesinin bütün köyleri ile yine Ardahan'a bağlanan Hanak ilçesindeki 8 köyde yaşayan Alevi-Bektaşi Türkmenlerdir.[11][137][138] Etimolojik açıdan Dadali ile Dadalı eş anlamlı olup, «dedesi olan, dedesi bulunan, bir dede’ye bağlı olan» anlamındaki Dedeli kelimesinden gelir ve Dadaliler aralarında hitap şekli olarak «kardeşim, canım» anlamında dadam ifadesini kullanırlar.[138] Halk Damal ve Hanak Alevilerine Türkmen derken, Ardahan'ın Göle ilçesine bağlı iki Bayat boyundan Türk Alevi köyü (Yeniköy ve Kalecik) sakinlerine muhtemelen ağız farkından dolayı Dadali saymamıştır.[138] Dadalılar her nedense bazı çevrelerce Kars Aleviliğinde farklı bir yere oturtulmuş; bunlara Gürcü Türkmeni, Türkmen, Yerli Türkmeni veya Cinçavut da denilmiştir.[138] Karsın yerli halkı anlamında Bezbaşlar, Dadalılardan tamamen farklı ve Sünni inançlıdırlar.[138] Dadali yerleşim yerleri daha ziyade, Yörenin Kıpçak Türk coğrafyası kapsamındadırlar.[138]


Günümüzde Alevi Dadali Türkmenleri Ardahan ilinin güney orta-kuzeyinde
██ Damal (ilçe merkezi ve 12 köy)
██ Hanak (8 köy)
ilçelerinde yaşarlar
93 Harbi'nden sonra Rus idaresinde kalmış olan bu Türkmenlere Ruslar, kendilerinin esasen Afganistan’dan gelmiş olan Türkler olduğunu ve Türkiye Türkleriyle aralarında bir milliyet münasebeti bulunmadığını aşılamışlardır.[139] Meşe-Ardahan Türkmenleri atalarının “Maraş-altından’’ buralara Akkoyunlu hükûmdarı Uzun Hasan zamanında kendilerinin “Gurculuk” «Gürcülük» dediği (Kıpçak Atabekleri Hükûmeti çağı yani Atabek Yurdu Gürcüce Sa-Atabago denen bölgedeki Çaldır/Çıldır Atabekleri ya da Hıristiyan Atabekler Hükümeti-I (1268-1578)[140]) zamanında geldiklerini söylerler.[11][141] Gerçekten de bunlar, Akkoyunluların güç kaynağı “Boz-Ulus” adlı ulu Türkmen uruğunun “Maraş-Türkmanı” da denilen “Dulkadırlı” boyundan gelmedirler.[11][141] Dadali Türkmenleri biri Bektaşi Kolu ve diğeri Hüseyinli Kolu olmak üzere iki koldan oluşurlar. Aşağıda ismi sayılan köylerin halkı her iki kolun karışımından meydana gelmiş olup, bir arada yaşarlar. Bektaşi ve Hüseyinli Dadali Türkmenlerinin dedeleri ayrı ayrıdır ve dedelerin akait içerikli tutumlarında bazı farklılıklar görülür. Bektaşi Dadali Türkmenlerinin dedeleri Çorum, Sivas ve yöresinden gelirlerken, Hüseyinli kolunun dedeleri, Gaziantep ve Maraş’tan gelirler.[138] Bektaşi inançlı Dadaliler, camiye gider, vakit namazlarını kılar, oruç tutarlar. Hüseyni inançlı Dadali kesimde namaz kılınma ve oruç tutulması pek görülmez. Bunlarda Muharrem Orucu 3-12 gün olarak tutulur.[138] Dadali Türkmenlerinde Nevruz/Yenigün kutlamaları geleneği yoktur.[138] Tandır kullanmaya alışık değillerdir; ekmeklerini sacda pişirirler. Göçerliklerini öne çıkarıp yaz gelince çoluk çocuk yaylalara çıkarlar. Köyler ıssız bir biçimde, bekçi ile kalır. Ekicilikleri iyi değildir. Ektikleri arpa ve buğday kışa dahi kalır.[11] Ardahan Türkmenleri Kılık kıyafetleriyle eskiyi yaşatırlar ve bu kıyafetleri Damallı bir hanım “Damal Bebekleri” adı ile üreterek tanıtmıştır.[11] Damalın ünlü bebekleri, bölgenin folklorik özelikleri ile donatılmışlardır.[138] 1960 nüfus sayımına göre Ardahan Türkmenlerinin sayısı 13.000 civarında idi.[141]

Damal'ın bütün köyleri: Aşağıgündeş, Burmadere, Dereköy, Eskikılıç, İkizdere, Kalenderdere, Obrucak, Otağlı, Seyitören, Tepeköy, Üçdere, Yukarıgündeş ve Damal ilçe merkezine katılan köyler (Yukarı Damal, Aşağı Damal, Küçük Damal).[138]
Hanak'taki 8 köy: Çatköy, Çavdarlı, Çiçeklidağ, Çimliçayır, Güneşgören, İncedere, Koyunpınarı, Serinkuyu.[138]
Alevi Türkmenler, sık aralıklarla Maraş, Orta Anadolu ve Kars yöreleri arasında göçlere maruz kalmışlardır.[139] CHP Bölge Müfettişi Ahmet Esat Uras tarafından hazırlanan 1930 tarihli raporda bu Türkmenlerin Çorum, Yozgat ve Sivas yörelerinden geldikleri yazılmıştır:[139]

Çorum, Alaca (Hüseyinabad)'dan gelenler: Yukarı Damal, Aşağı Damal, Aşağıgündeş, Yukarıgündeş, Burmadere ('Sors), Dereköy, Eskikılıç (Kirpeşin), Kalenderdere, Obrucak (Çikora), Otağlı (Erzede), Seyitören, Tepeköy, Külekçi, Samathev
Sivas, Divriği’den gelenler: Hanak'ın Çavdarlı (Virane Nakala), Güneşgören (Kerkeden), Koyunpınarı (Saskara), Serinkuyu (Deneden) köylerine yerleşmiştir.
Yozgat’tan gelenler: Hanak'ın Çatköy, Çiçeklidağ (Fayatlı < Bayatlı), Çimliçayır köylerine yerleşmiştir.
Ardahan Türkmen şivesi: Bu Türkmenler İstanbul Türkçesine uygun bir ağızla konuşmaktadırlar.[11] Dadali Türkmenlerinin ana dilleri tamamen öz Türkçedir: ban « ben», bene «bana», naluk edeyirsin «ne yapıyorsun».[138] Dilleri Fırat doğusunda hiç görülmeyen “-yor” ekini kullanarak “geliyorum-gidiyorum” şeklindedir.[11] Art damak n’si (ñ), Batı Grubu ağızlarının temel seslerindendir ve bu gruba giren ağızları, diğer ağız gruplarından ayıran özelliklerden biridir. Dil bilimci Türkolog Ahmet Bican Ercilasun, bu ñ ünsüzünün Kuzeydoğu Grubu Anadolu ağızlarında olduğu gibi Kars ve Ardahan-Posof yerli ağzında da kendisini muhafaza edemeyip n’ye, Hanak Türkmenleri ağzında kendisini muhafaza edemeyip ğ’ye dönüştüğünü, Kars Azerileri ve Terekemeleri (Karapapaklar) ağzında ise muhafaza edildiğini belirtir.[142]

Karakeçililer[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Karakeçili aşireti
Manavlar[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Manavlar
Manavlar (Manav Türkmenleri), kuzeybatı Anadolu'da yaşayan göçebeliği asırlar önce bırakmış Hanefi Sünni yerleşik Türkmenlerdir.[143][144][145][146][147] Osmanlı kaynaklarında Manavlar, Manavlı (Manavlu), Manavlar Parakendesi biçiminde Yörükân Taifesi’ne bağlı bir topluluk olarak gösterilmektedir.[148] Manavlar için yöredeki Yörükler yórúğúŋ yörümeẽnǐne manav deriS («Yörüğün yürümeyenine Manav deriz») demektedir.[149] Adapazarı, Bilecik, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Kastamonu, Kocaeli, Eskişehir, Afyon ve Zonguldak'ta yoğun olarak yaşayan Türkmenlere Yerli veya Manav denilmektedir.[150] Yerleşik Türkmenler (Manavlar), Sakarya ve İzmit illerindeki nüfusun % 60’ını, Balkan-Rumeli bölgelerinden ve Kafkaslar'dan göç eden Türkler, nüfusun %2 0’sini, iç göçle başka kentlerden bölgeye gelenler ise nüfusun % 20’sini oluşturmaktadır.[149]

Manavların şivesi: Manav adıyla anılan Türkmen ağızlarında Eski Türkçenin ŋ (ñ = ng) ve ń (ny) sesleri ile bunlardan ikincisinin ayrışmasının sonucu olan y’li biçimler varlığını sürdürmektedir: pazılıyasıń, sāvoluŋ («sağolun»), attıy («attın») vb. Bazı Manav Türkmen ağızlarında Gagauz Türkçesi ile Rumeli ağızlarındaki (ilk hecede) o > u ve ö > ü daralmaları da görülmektedir: undan («ondan»), kǖde («köyde») vb. Bu durum çoğunlukla Kıpçak Türkçesinin Oğuz Türkçesine etkisi olarak açıklanır. Öte yandan bölge ağızlarında görülen ḳ > ġ ötümlüleşmesi de tam bir Oğuz özelliğidir: ġarış («karış»), ġavrā vb. Bu ağızlar Eski Türkçede bulunup Türkiye Türkçesinin yazı dilinde değişmiş olan bazı unsurları korumaktadır. Yavuz kelimesinin ilk biçimi olan yabız’ın olumsuz anlamıyla Kandıra’da yaşaması ile bugünkü demek ve yemek fiillerinin Düzce ve Balıkesir Gönen’de ilk biçimlerindeki gibi i’li kullanımı, bunun iki örneğidir. Düzce Çilimli’deki verüdük («verirdik»), yapduktan («yaptıktan») vb. yuvarlak ünlülü şekiller, Batı Karadeniz ağızlarının; Balıkesir Gönen’deki alcā («alacağız»), gelcek («gelecek») vb. a/e’siz gelecek zaman şekilleri ise Batı Anadolu Yörük Türkmen ağızlarının izlerini taşımaktadır.[151]

Türkiye dışı Anadolu Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Rumeli Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Rumeli'nin Türkmenleştirilmesi[değiştir | kaynağı değiştir]

Dobruca'nın bölüşülmesi:
██ Romanya : Boğazköy, Köstence, Mecidiye, Mankalya, Tulça, Babadağ
██ Bulgaristan : Dobriç, Silistre
Selçuklu dönemi (Dobruca Türkmenleri): Anadolu Türkmenlerinin Balkanlar'daki ilk iskânı Selçuklu döneminde Dobruca'ya yapılmıştır.[152] 1243 yılında yapılan Kösedağ Muharebesi'nde Moğol komutanı Baycu Noyan'a yenilerek Antalya'ya kaçan ve 1246 yılında orada ölen Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in büyük oğlu olan ve Anadolu'nun Kızılırmak nehrinin batısında kalan Selçuklu topraklarını yöneten II. İzzeddin Keykavus ailesi ile birlikte 1261'de Bizans imparatoru VIII. Mihail Paleologos'a sığınmış ve ardından imparatordan Türkmenlerin yaşam tarzına uygun biçimde yaşayacakları bir yerin kendilerine tahsis edilmesini istemiş ve bunun üzerine de Dobruca gösterilerek yerleşilmiştir.[152] VIII. Mihail tarafından İzzeddin ve adamlarına Dobruca'nın tahsis edilme sebebi Deşt-i Kıpçak Tatarlarının saldırılarına karşı bir savunma hattı oluşturmaktır.[152] Hicrî 662 (Miladî 1263-64) tarihinde Kuzey Dobruca'ya gerçekleşen bu Türkmen göçü Sarı Saltuk'un oğlu İsmail Saltuk önderliğindeki[153] 10-12 bin kişilik bir Çepni grubu tarafından yapılmıştır.[152] İzzeddin'in imparator tarafından kendisine ve Türkmenlerine tahsis edilen yer olan Dobruca'ya gitmeyerek Konstantinopolis'te (İstanbul'da) kalması, imparatoru kuşkulandırmış ve kendisini Enez kalesine hapsetmiştir. Alaeddin Keykubad'ın kızı Melike Hatun'la evlenerek Anadolu Selçuklu sarayına damat olan Altın Ordu hanı Berke Han ve 20 bin kişilik ordusu tarafından Enez'de tutulduğu kaleden kurtarılan İzzeddin iki yıl yaşadığı Konstantinopolis'ten alınıp ailesi ve Dobruca'daki Türkmenlerle birlikte Deşt-i Kıpçak'a götürülmüştür.[152] 15 yıl burada ikamet eden Deşt-i Kıpçak'taki Türkmenler İzzeddin'in 1279 yılında ölümünden sonra Dobruca'ya dönmüş ve Sarı Saltık'ın ölümüne kadar burada kalmışlardır.[152] Altınordu hanı Nogay Han ile birlikte 1281 yılında Kırım'dan Dobruca'ya geçip, Tuna boylarını alan İsmail Saltuk, Dobruca bölgesine yerleşerek 1281-1299 yılları arasında Dobruca'da varlık gösteren kısa ömürlü bir Türkmen beyliği olan Dobruca Beyliğini kurmuştur. Başlangıçta, Müslüman Altın Ordu emiri güçlü Nogay Han'ın himayesi altına giren bu Anadolu Türkmen grubu, burada Baba-Saltuk kasabası ile başka kasabalar kurmuşlardır. 1332'de buradan geçen İbn Battuta, Baba kasabasını "Türklerin oturduğu bir şehir" olarak anar.[154] Nogay 1300 yılında ölünce yerine geçen putperest Moğol hanları zamanında Türkmenlerden bir bölüğü 1301 yılında Anadolu'ya geri dönmek için göç etmiş; kalanlar ise yerli Kumanlar arasında Hristiyarılığı kabul etmişler ve tarihçi Halil İnalcık'a (ve Paul Wittek'e[155]) göre Keykavus'un (كيكاوس Keykaus) halkı anlamına Gagavuz (Gagauz) adıyla günümüze kadar gelmişlerdir.[154][156] Gagavuzların kökenlerinden birinin de bu Türkmenler olabileceği varsayılmaktadır.[152]

Gagavuzlar, Türk dünyasının batı ucunda Moldova'da yaşayan Ortodoks Hıristiyanlığı benimsemiş Oğuz kolundan bir Türk topluluğu olsa da Türkmen olarak nitelendirilmezler ve adlarına ilk olarak 1817 tarihli Rus nüfus sayımındaki belgelerde rastlanmaktadır.[157] Türkiye'de ilk olarak İstoyan Cansızov'un "Balkan Şib-i Ceziresinde Türkler" (Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, c.17, İstanbul 1328) adlı makalesinde Gagavuzlardan bahsedilmiştir.[157] Gagavuzlar hakkında ilk önemli bilgileri veren Yaşar Nabi Nayır, Türk Gagauzlar olarak kaydettiği Gagauz adının, Gök kelimesinden gelen Gaga sözüyle Oğuz adının birleşmesinden meydana geldiğini, bunun için de bu Türklere Gök-Oğuz denilebileceğini söyler.[157][158] Gagavuzların Hıristiyanlığı diğer Hıristiyanlara göre oldukça farklı özelliklere sahiptir ve Hıristiyanlık ve İslamlık inancı pek çok bakımdan iç içe girmiş durumdadır; zira, Hıristiyanlıkta olmadığı hâlde kurban kesilmesi, fakirlere yardım edilmesi, hayır için yol, köprü, çeşme yaptırılması, ölülerin yıkanması, domuzun pis kabul edilmesi gibi hususlar, Gagavuzların dinî gelenekleri arasında yer alan İslamî unsurlardır.[157]
Gacallar, Bulgaristan'da Deliorman yöresinde ve Türkiye'de Trakya bölgesinde yaşayan, Gagauzlara benzeyen fakat Müslüman olan Türklerdir ve Oğuz/Kıpçak özellikler de gösterdikleri için Türkmen olarak nitelendirilmezler. Gagauzların “Merkez Diyalekti” diye adlandırdıkları Komrat ve Çadır yöresinde konuşulan Deliorman ağzına da “Gacal diyalekti” ve bu ağzı konuşan Gagauzlara da “Gacal” denir.[156]
Beylikler dönemi: Beylikler döneminde Rumeli’de Saruhanoğulları, Karesioğulları ve Aydınoğulları faaliyet göstermişlerdir. Özellikle Karesioğullarından Ece Halil ve Aydınoğlu Gazi Umur Bey bu faaliyetlerde öne çıkmışlardır.[159]

Osmanlılar dönemi: Rumeli’nin kalıcı olarak İslâm dünyasına kazandırılması Osmanlılar döneminde Gazi Süleyman Paşa’nın gayretleriyle gerçekleştirilmiştir.[159] Rumeli Fatihi olarak da adlandırılan Süleyman Paşa, bu coğrafyada kalıcı olabilmek için babası Orhan Gazi’den buralarda iskân edilmek üzere Anadolu’dan Müslüman Türk halkının nakledilmesini ve bunun yanında, fetihlerin devamı için de sürekli takviye kuvvet gönderilmesini istemiş ve Osmanoğulları'na ilk katılan beylik olan Karesioğulları Beyliği topraklarında kurulan Karesi bölgesinden konar-göçer Türkmen halkı hızlı bir şekilde göçe tabi tutularak Rumeli’ye yerleştirilmeye başlanmıştır.[160] Yeni fethedilen Rumeli topraklarını Türkleştirmek için Anadolu'dan getirilen Türk nüfusu arasında Karasi ilinden gelenler, Gelibolu yarımadasına yerleştirildiler.[159][161] Rumeli’deki yerleşme Anadolu’dakinden farklı olup, Osmanlı Devleti’nin iskân politikasına uygun olarak gelişmiştir.[160] Osmanlıların uyguladığı politikalar, Rumeli’deki fetihlerin geçici bir macera ve çapulcu hareketi değil, aksine kesin bir yerleşme ve yurt tutma amacını taşıdığının en önemli göstergesidir.[160]

Rumeli Türkmen grupları[değiştir | kaynağı değiştir]
Bulgaristan Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Bulgaristan Türkleri

Günümüzde Bulgaristan'da Türk nüfusun yoğun olduğu bölgeler
Makedonya Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Makedonya Türkleri

██ Makedonya Türkleri
1340 larda Bizans’taki taht kavgaları sırasında varislerden Kantakuzen lehine taraf olarak birkaç kez bölgeye gelen Aydınoğullarından Umur Bey Rodoplar ve Makedonya bölgelerine en az yüz bin Türkmen getirerek burada kalmalarını sağlamış, ardından Aydın’daki Çaka Bey, Semadirek ve Dedeağaç çevrelerinde fiili egemenlik kurduktan sonra yaklaşık 54 bin Türkmeni Dedeağaç ve Kavala üzerinden Orta Rodoplar’a göndererek orada yerleşmelerine yolaçmıştır. 1065-1340’lı yıllar arasında sadece Anadolu’dan getirilerek Batı Trakya, Rodoplar ve Makedonya bölgelerine yerleşen Türkmen sayısı 200 bin civarına ulaşmıştır. Son olarak Osmanlı döneminde Anadolu’dan nakledilen Türkmen aşiretleri sayesinde Balkanlar’ın bütün bölgeleri gibi Yugoslavya-Makedonya toprakları da Müslüman ve Türk karakteri almıştır.[162]

Kıbrıs Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Kıbrıs Türkleri
Kıbrıs Türkmenleri: Kıbrıs adasında yaşayan Türklerden, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1571 yılındaki Kıbrıs adasını ele geçirmesinden sonra Anadolu'dan Kıbrıs adasına göç etmiş[163] ve 1974 yılından sonra da çoğunluğu KKTC'de yaşamını sürdüren Türkmenlerdir. Kıbrıs’ın fethi üzerine buraya İçel Türkmenleri ile Karamanlılar (Rauf Denktaş, Karamanlı soyundandır) iskân edilmiştir.[164] 18. yüzyılda Osmanlı Devleti tarafından aşiretlerin sürgün metodu ile iskân edilmeye çalışıldıkları yerlerden birisi de Kıbrıs’tır ve adaya 1706, 1713 ve 1732 yıllarında olmak üzere toplam üç sürgün teşebbüsü vardır.[47] Bunlara ilaveten, 1703 yılında İçil, Alâiye ve Teke sancaklarından bir kısım Türkmen asiretleri “nakl ü irsâl” edilmiştir.[47]

Kıbrıs Türkçesi ya da Kıbrıs Türk Ağızları[165]: Türkçenin Anadolu ağızlarından köken alan ve onlardan farklı gelişen ağızlarıdır.[166][167][168][169][170][171][172] Kıbrıs ağızlarıyla ilgili ilk bilimsel çalışma Hasan Eren’in 1963 yılındaki bildirisidir[173]. Eren 1959 yılında adada yapmış olduğu üç aylık bir araştırma gezisi sırasında bazı köylerden derlediği malzeme yardımıyla Kıbrıs ağzının kökeni meselesini ele almıştır. Eren’in görüşüne göre Kıbrıs ağzının oluşumunda önce Konya ve yöresi, sonra da Antalya, İçel, Alanya gibi yerlerden yapılan göçler rol oynamıştır. Bu durum, adanın fethinden sonra Kıbrıs’a gönderilen Türk nüfus hakkındaki tarihi belgelerle de örtüşür.[174]

Kıbrıs Avşarları[değiştir | kaynağı değiştir]
Kıbrıs Avşarları, adanın 1571 yılında fethiyle buraya yerleştirilen obalar ile 18. yüzyıldan sonra Osmanlıların sürgün ettiği obalardan oluşmaktadır. Kıbrıs’ın fethi üzerine buraya İçel Türkmenlerinin önemli bir kısmı iskan edilmiştir. Daha sonra sürgün vasıtasıyla birçok Türkmen toplulukları adaya gönderilmiştir ki bunlar genelde İçel Yörükleri idi. Bu Yörükler arasında Avşarlar önemli bir nüfusa sahipti. Avşar obaları arasında ise Zekeriyalıların önemli bir kolu olan Kara Hacılılar, Şamlı, Sindel, Horzum, Deliler, Köseli ve Sülü Beğli sayılabilir. 17. yüzyıl sonlarından itibaren girişilen sürgünümsü iskânlarda soyu Kayseri'den getirilen Avşarlara dayanan Alparslan Türkeş, Fazıl Küçük, Osman Örek ve Derviş Eroğlu sayılabilir.[164]

Suriye Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Suriye Türkleri

ŞamRif ŞamKuneytireDeraSüveydeHumusTartusLazkiyeHamaİdlipHalepRakkaDeyrizorHasiçi
Suriye Türkmenleri (ya da Suriye Türkleri, Arapça التركمان, تركمان سوريا , تركمان سورية), Suriye'de yaşayan çoğu Sünni Hanefi, ufak bir kısmı da Alevi Türkmen oymaklarıdır. Arapça ve Türkiye Türkçesine çok yakın bir Türkçe konuşan bu Türkler, ülkenin diğer toplulukları tarafından da “Türkmenler” olarak adlandırılırlar. 7. yüzyıldan itibaren Oğuz akıncılarının Irak ve Suriye’de görünmeye başladığı ve yoğun Türk göçlerinin 10. ve 11. yüzyıllarda gerçekleştiği bilinmektedir. Suriye’ye yerleşen Oğuz boyları iki koldan ilerlemiştir. Birinci kol; Halep, Hama, Humus ve Şam yöresine yerleşmiştir. Bunlar daha çok Bayat, Avşar, Beğdili, Döğer boyuna mensup oymaklardır. Diğer kol Lazkiye ve Trablusşam istikametinde Ensariye dağlarının batısına yerleşen Türk boylarıdır. Sekizinci Abbasi halifesi Mutasım döneminde Şam ve Mısır’a vali olarak tayin edilen Eşnas el Türki ile beraber bölge daha yoğun olarak Türklerle tanışmaya başlamıştır. Tolunoğulları ile başlayan Türklerin yerleşimi 11. yüzyılda Selçukluların bölgeye gelmesi ile devam etmiştir. Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları yenerek bugünkü Suriye topraklarını Osmanlılara bağlamıştır. Osmanlı Devleti’ne geçen bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kalmıştır.[49]

1906’da yayınlanan Halep Vilayeti Salnamesinde, Halep’te yer alan Türk mahallelerinin adları sayılmakta ve Halep dışında 350 Türk köyünün varlığı yer almaktadır. Salnamede Halep şehri ve çevresinde 200 bin, Lazkiye bölgesinde 150 bin, Telkere civarında 50 bin, Kuneytra (Golan) bölgesinde 100 bin ve diğer bölgelerde 300 bine yakın, toplamda 20. yüzyılın başlarında Suriye’de 1 milyona yakın Türk’ün yaşadığı anlaşılmaktadır. Günümüzde Suriye Türkmenlerinin nüfusuna ilişkin resmi veya bilimsel araştırmalara dayalı rakamlar bulunmamaktadır. Son resmi sayıma göre Suriye’nin nüfusu yaklaşık 23 milyondur. Bu nüfus içinde Türkmen nüfusuna ilişkin farklı rakamlar verilmektedir. Suriye Türkmenlerinin ifadelerine göre Türkçe konuşan Türkmen sayısının yaklaşık bir buçuk milyon, Türkçeyi unutmuş Türkmenlerle beraber sayının 3,5 milyon civarında olduğu belirtilmektedir. Suriye’de büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, milli benliklerini koruyabildikleri halde küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmıştır. Suriye Arap Cumhuriyeti’nde azınlık olarak sadece Ermeniler kabul edilmekte, diğer topluluklar Suriye Arap vatandaşı olarak görüldüğü için, yönetim Türkmen ya da diğer toplumlara örgütlenme izni vermemiştir.[49]

Anadolu’da milli mücadele sürerken Suriye’de de Kuvayı Milliye birlikleri kuran Türkmenler, sonrasında Fransızlara karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde de öne çıkmışlar ve Fransız mandasından sonra göreve gelen cumhurbaşkanları arasında Türkmenler de bulunmuş, Fransız işgali sona erdikten sonra Suriye’deki Türkmen etkisi 25 yıl sürmüş, 1971’de Hafız Esed’in iktidara gelmesiyle Türkmenler yönetim mekanizmalarından büyük ölçüde tasfiye edilmişlerdir.[175]

Suriye’de Beydilli (Kadirli, Arapli, Begmişli, Ulaşlı, Karaşıhlı, Güneçbayraktar, Gazlı), Elbeyli (Gavurılli, Şahveli, Tırıklı, Tavli, Ferizli, Kara Taşlı, Doğanlı), Barak (Tabur, Kasımlı, Torun, İsallı, Tiryaki, Gökbakan, Mahmutlu), Bayat, Bayındırlı, Budak, Karkin, Karamanlı, Sallur, İsabeğli, Karakeçili, Musabeğli, Avşar, Bayındır, Berilli, Torun, Yörük, İse Beyli, Karamanlı, Şark Evli, Gızıklı, Bozgeyikli Dede, Karakoyunlu, Sincar gibi Türkmen boyları yaşamaktadır.[49]

Rakka Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Rakka Türkmenleri: Bugün Rakka sınırları içinde il merkezinden Türkiye sınırına kadar olan bölgede Türkmen yerleşimi yoktur ve Rakka'nın diğer bölgelerinde Türkmenlerin 21 köy ve kasabası bulunmaktadır Bu Türkmenler Dulkadiroğulları Devletini kuran Türkmen beylerinin torunlarıdır. Osmanlı döneminde; Rakka veya Budak adı ile bilinen bölgeye ve Halep ile Rakka arasında yer alan Gulap isimli yerleşim yerine çok sayıda Türkmen boyu yerleştirilmiştir. Özelikle 1679 yılında İskan Beyi Feriz Bey komutasında Sivas, Yozgat ve Maraş bölgelerinden çok sayıda Türkmen boyu getirilmiştir.[49]

Halep ve Rakka bölgesindeki Türkmenlere Halep veya Culap Türkmeni denir.[49]

Halep Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Halep Türkmenleri: Anadolu’dan daha önce Türkleşen bir şehir olan Halep'te günümüzde çok sayıda Türkmen yaşamakta ve sokaklarında Türkçe de konuşulmaktadır. Bölge nüfus, kültür yapısı itibariyle Güneydoğu Anadolu bölgesinin devamı niteliğindedir. Şehir merkezinde Hüllük, Kadı Asker, Hayderiyye ve Eşrefiyye önemli Türkmen mahalleleridir. Şehir merkezinde bulunan mahallelere ilaveten; Kurdağı, Azez, Bab, Münbiç, Carablus Kazalarında olmak üzere Halep Bölgesinde toplam 145 Türkmen köyü mevcuttur.[49]

İdlib Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
İdlib Türkmenleri: İdlib’in Cisr eş-Şuğur ilçesinde, şehir merkezinde yer alan Türkmen semtinde ve vilayetin kırsalında Türkmenler yaşamaktadır. Idlib Türkmenleri Reyhanlı Türkmenlerinin uzantısıdır.[49]

Bayır–Bucak (Lazkiye) Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Bayır–Bucak Türkmenleri ya da Lazkiye Türkmenleri: Bayır – Bucak, Hatay sınırlarından başlayıp Lazkiye sınırlarına kadar uzanan 60 km kadar derinlikte coğrafi yapısı itibari ile Amanos Dağları’nın devamı olan bölgenin adıdır. Hatay’ın Yayladağı ilçesi dahil olmak üzere Lazkiye’ye kadar uzanan bölgede tamamıyla Bayır–Bucak Türkmenleri yaşamaktadır ve bunlar Karamanoğlu Türkmenlerinden olup Osmanlı döneminde İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinden getirilip yerleştirilmiştir. Günümüzde Suriye’nin Akdeniz kıyılarında, başta Lazkiye şehir merkezindeki Ali Cemmel Haresi (Türkmen Mahallesi) olmak üzere Basit, Bayır, Kesap nahiye ve köylerinde yaşamakta ve çoğunlukla çiftçilik, rençperlik ve tarımla uğraşmaktadırlar.[49]

Tartus Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Tartus Türkmenleri: Tartus'ta daha çok vilayetin kırsalında 3 köyde yaşamaktadırlar.[49]

Humus Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Humus Türkmenleri: Günümüzde Humus’ta yaşayan birçok Türkmen Araplaşmıştır.[49]

Osmanlı döneminde Humus ve Hama’ya yerleştirilen oymaklar: Kara Avşar, İnallu, Döğer Oğlanı, Hama Değeri Mustafa Kethüda, Hama Düğeri Tabi-i Derviş Kethüda, Şam Beğmişlüsü, Hüccetlü, Kapuuşak, Eymir-i Dündvarlu, Çozlu Çerkezoğulları, İdris Kethüdaya tabi Abalu, Tokuz han Harbendelüsü, Kara Tohtemürlü, Köse Kethüdaya bağlı Şerefli, Uşak obası, Beşiroğulları obası, Eymir-i Sincarlu, Bozlu, Ebu Derda’ya bağlı olan Bozlu, Tohtemürlüsü, Salur (Sellüriyye) Türkmenleri, Dindaşoğlu İsmail Bozulus’a bağlı olan Genceli Avşarı, Kızıl Ali, Danişmendlü’ye tabi Kara Halil.[49]

Hama Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Hama Türkmenleri: Hama şehri ve köylerinde önemli sayıda Türkmen yaşamaktadır ve bunlar Humus Türkmenlerinin uzantısıdır. Şehir merkezinde yaşayan Türkmenler Araplaşsa da köylerinde Türkmence konuşulmaya devam edilmektedir.[49]

Şam Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Şam Türkmenleri: Şam’da farklı geçmişe sahip üç ayrı Türkmen topluluğu bulunmaktadır. Birincisi Osmanlı döneminden kalmış zengin Türkmen ailelerdir ve bunlar Türklüklerini unutmamış olmalarına rağmen Türkçeyi unutmuş ve devletle yakın ilişkiler geliştirmiştir. İkincisi Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgal edilmesinin ardından bölgeden göç etmek zorunda kalarak Şam’a yerleşen Türkmenlerdir. Üçüncü grup ise Türkiye’deki Cumhuriyet'in ilk yıllarında devrimleri kabul etmeyip Suriye’ye göç eden Türkmenlerdir ve bunların sayıları net olmamakla birlikte on bin civarında olup Muhyiddin Arabi’nin türbesinin etrafında yoğunlaşan yerleşim birimi Suriye’de “Türk Mahallesi” olarak bilinir ve bunun yanı sıra Şam’ın Mesekin Berze, Muhayyem, Hacer Esved, Kadem, Işşıl Verver ve Cobar Hırmallı mahallelerinde yaşamaktadırlar. Şam’ın kırsalında da az sayıda Türkmen yaşamaktadır.[49]

Golan (Kuneytra) Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Golan Türkmenleri ya da Kuneytra Türkmenleri (Arapça تركمان الجوﻻن [176]): Suriye'nin güneybatı, İsrail'in kuzeydoğu ucundaki tepelik bölge olan Kuneytire ilindeki Golan Tepeleri (Culan Tepeleri) İsrail işgali altındadır. Türkmenlerin yanı sıra Arap ve Çerkezlerin oluşturduğu Golan'da Türkmenlerin sayısı 100 bin civarındaydı ve Golan nüfusunun %25’ini oluşturmaktaydı. Golan’da toplam 20 Türkmen köyü bulunmaktaydı. 1967 Altı Gün Savaşı sonrasında İsrail işgaline giren bölgedeki tüm topluluklar göçe zorlanmıştır. Halen Suriye’de Golan’dan çıkarılmış 40 bin civarında Türkmen yaşamaktadır. Bu topluluğun bir kısmı Şam merkez geri kalan kısmı da Şam vilayetinin kırsal bölgelerine ve bir kısmı da Humus, Halep illerine yerleşmiştir.[49]

Filistin Türkmenleri (Arapça تركمان فلسطين [176]: Kunteyra bölgesinde yaşayan Türkmenlerle akrabadırlar.[177][178] 1069-1070 yıllarında ise Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi tamamen ele geçirmiştir. Selçuklu zamanında Alp Arslan Halep şehrini Türkmen komutanlardan Ok Oğlu Atsız’a bırakmıştır. Ok Oğlu Atsız Halep şehrini teslim alır almaz Suriye, Lübnan ve Filistin’i Fatımi hakimiyetinden almaya çalışmıştır. Şam’ı kuşatıp fethedemeyince Golan bölgesinde Türkmen boylarını toparlayarak Filistin’e doğru yürümüştür. Filistin’deki Fatımileri bozguna uğratarak Ramle, Tabariye ve Kudüs’ü ele geçirmiştir. Ok Oğlu Atsız idare ettiği Türkmen beyliğinin merkezini Kudüs şehri ilan ederek sonrasında Şam’ı kuşatmıştır.[49]

Dera Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Dera Türkmenleri: Dera'ya Türkmen yerleştirilmesi Hac yolunun güvenliğini sağlamak için Osmanlılarca yapılmıştır. Dera şehir merkezinde Türkmenler bulunmaktadır. Dera Türkmenlerinin büyük çoğunluğu Araplaşmıştır.[49]

Ürdün Türkmenleri: Dera Türkmenlerinin uzantıları Ürdün’ün içlerine kadar gitmekte ve orada da yerleşik Türkmen köyleri bulunmaktadır.[49]

Lübnan Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana madde: Lübnan Türkleri
Lübnan Türkmenleri, Lübnan'nın birkaç köyünde yerleşik yaşayan ve nüfusu 9 bin olan Sünni Türkmenlerdir. Lübnan’ın her yerinde olduğu gibi Türkmenler arasında da mezhepçilik son derece güçlü olup mezhep kimliği etnik kimliklerinin önüne geçmektedir; kimliklerinin belirleyici öğesi Sünniliktir.[179][180] Günümüz Lübnan’ındaki Türkmenlerin varlığının, iddia edildiği gibi Yavuz Sultan Selim tarafından 1516 yılında Mısır Seferi sırasında şu anda bulundukları bölgelere yerleştirilmesi olasılığı düşüktür. Osmanlı bölgeyi ele geçirmeden çok önce bölgede zaten Türkmen boylarının olduğu ve bunların Memlûk Sultanlığı tarafından yerleştirildiği tarih kitaplarında[181][182] açık şekilde yer almaktadır. Lübnan Türkmenlerinin 12. yüzyılda bölgeye yerleşen Türkmen boylarının devamı olmaları olasılığı daha güçlü gözükmektedir.[179]

Türkiye, Lübnan Türkmenlerinden ilk kez 1989 yılında haberdar olmuştur. Lübnan ordusunda askerlik görevi yürüten Kavaşra köyünden Halit Esad, 1989 yılında görevi sırasında Türkçe konuşurken subayı tarafından fark edilir. Subayın Halit Esad’ı Türkiye Büyükelçiliği’ne götürmesi ile ilk ilişki kurulmuştur. Bu ilk tanışmadan sonra Beyrut’a atanan yeni büyükelçinin Akkar bölgesindeki iki Türkmen köyünü ziyaret etmesi gelenek haline gelmiştir. Uzun yıllar Lübnan Türkmenlerinin sadece Akkar bölgesinde yaşayanlardan ibaret olduğu sanılmıştır. Kavaşra köyünün yönlendirmesi ile Baalbek şehri yakınındaki Türkmenlerle de 2007 yılında ilişki kurulmuştur.[179]

Akkar Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Akkar Türkmenleri: Kuzey Vilayeti Akkar bölgesinde Kobayat yakınındaki Kavaşra ve Aydamun adlı iki köyde yaşayan Sünni Türkmenlerdir ve toplam nüfusları 5.050 kişidir.[179]

Baalbek Türkmenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Baalbek Türkmenleri: Doğu Lübnan’da Bekaa vilayeti içinde yer alan Baalbek şehri çevresindeki Sünni Türkmenlerdir ve toplam nüfusları 3.800 kişidir. Bu bölgedeki Türkmenler Baalbek şehri yakınlarına dağılmış ve birbirlerine yaklaşık 15’er dakikalık mesafede bulunan 5 Türkmen köyü (Şeymiye, Duris, Nananiye, Addus, Hadidiye) ile onlardan uzak izole coğrafyada Hermel şehri yakınındaki bir köyden (Al Kaa) oluşmaktadır. Baalbek Türkmenleri yaşam tarzı, kültür, sosyo-ekonomik düzey ve Türkçeyi kullanma gibi unsurlar açısından Akkar Türkmenlerinden farklılık taşımaktadır. Baalbek Türkmenleri daha dışa kapalı bir toplumdur ve aşiret olarak örgütlenmiştir. Türkiye’nin Baalbek Türkmenleri ile tanışması Akkar Türkmenlerinin yönlendirmesi ile 2007 yılında gerçekleşmiştir.[179]

Girit Türkleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Girit Türkleri[179] ya da Girit Türkmenleri[183]: Girit Adası’nın Osmanlı’dan Yunan hâkimiyetine geçmesi ve Giritli Türklere yönelik saldırıların artması ile adadaki Türklerin o dönemde Osmanlı hâkimiyetindeki bölgelere yerleştirilmesi çerçevesinde Suriye ve Lübnan’a getirilen ve Trablus’ta yaşayan Türklerdir. İlk nesil Rumca ve Türkçe bilmekle beraber yeni nesiller her iki dili de unutmuştur. Aradan geçen 110 yıllık sürede büyük oranda asimile olmuşlardır. Sadece adetler ve bazı gelenekler açısından Türk kültürünün izleri devam etmektedir. Trablusluların bir kısmı kendini Giritli Türk olarak adlandırırken, Hamidiye’dekiler kendini Giritli Türk olarak değil Giritli Müslüman veya Osmanlı olarak tanımlamaktadır. On bin civarında Giritli Türkün Lübnan’da yaşadığı tahmin edilmektedir.[179]


Din[değiştir | kaynağı değiştir]
Ana maddeler: Hanefilik, Kızılbaşlık, Alevilik, ve Bektaşilik
Türkmenlerde din esas olarak İslamdır ve Hanefi Sünnilik ile Alevilik olmak üzere iki ana mezhep görülür. Mezhepler tarihçisi Ethem Ruhi Fığlalı, Alevilik için Türkmen Sünniliği tabirini kullanır.[184] Fakat, Aleviler hem Sünnilik içinde değerlendirildiği hem de Zazalar ve Kürtler gibi Türkmen dışı Aleviler de bulunduğu için bu tabirin kullanılmasına karşı çıkarlar.[185]

Kızılbaşlık, Türk tarihinin en önemli göç dalgalarından birisinin sonucu olarak ortaya çıkmış olan, temelinde Türk kültürü, vahdet-i vücud görüşünü benimseyen, fazla mezhep kaygısı taşımayan sufilikle yoğrulmuş yüzeysel bir Müslümanlık ve yoğun Ehl-i Beyt sevgisi olan, sosyo politik bir farklılaşma hareketidir.[186] Bir zümreyi ifade için ilk defa Safevi Devletinin kuruluşuna giden süreçte, Şah İsmail’in babası olan Şeyh Haydar (1488) zamanında kullanılmaya başlanmıştır.[186] Safevî Devleti'nin oluşumu için en önemli koşullardan birini oluşturan askeri potansiyel, Kızılbaş olarak adlandırılan unsurlardan meydana gelmiştir ve bu unsurların büyük çoğunluğu ise Türkmen askerlerinden oluşuyordu.[187] Safevî Devleti'nin kuruluşunda önemli rol oynayan ve Anadolu’dan gelen Alevi-Kızılbaş Türkmen oymakları arasında Rumlu (Sivas-Tokat-Amasya), Ustaclu (Sivas-Tokat-Amasya bölgesinde yaşayan Uluyörük topluluğu), Tekelü (Antalya-İsparta-Burdur), Şamlu (Halep Türkmenlerinden), Dulkadirli (Maraş-Yozgat), Varsak (Tarsus), Çepni, Arapgirlü (Malatya-Arapgir), Turgudlu (Karaman), Bozcalu (Halep Türkmenlerinden), Acirlü (Halep Türkmenlerinden), Hınıslu (Erzurum-Hınıs) ve Çemişezeklü (Tunceli-Çemişkezek) oymakları sayılır ve bu oymaklar arasında en kalabalık olanları Şamlu ve Ustaclulardır.[188] Kızılbaşlığı kabul etmelerine rağmen ilk dönemlerde önemli mevkiiler elde edemeyen ve Anadolu kökenli olmayan oymaklar arasında ise Karakoyunlu ve Akkoyunlu mensubu olan Kaçar, Karamanlu, Türkmen ve Afşar oymakları sayılır.[188] Şah İsmail’le birlikte Kızılbaş kavramı, bir anlamda Şah İsmaili ve Safevileri destekleyen Türklerin ortak adı haline gelmiştir. Osmanlılar da, Safevi taraftarı olan, onları açıkça destekleyen bütün toplulukları öncelikle “Kızılbaş” olarak adlandırmışlardır. Osmanlılar Safevi Devletini “Devlet-i Kızılbaş”, askerlerini de “Leşker-i Kızılbaş” olarak adlandırmışlardır. Safevi döneminde halk tarafından konuşulan Türkçeye ise Kızılbaşça adı verilmişti.[189] Safevi Devletinde hanedan, komutanlar ve vezirler ağırlıklı olarak Türkmen kökenli olsa da, yaklaşık iki asırlık yönetim sürecinin son yıllarında bürokratikleşme hareketi ve başkentin Tebriz’den Isfahan’a taşınması sebebiyle hâkim Türkmen özellikleri yerini Farslaşmaya bırakmıştır.[190] 19. asrın sonlarından itibaren Kızılbaş adı yerini, “Alevi” adına bırakmıştır.[186] Faruk Sümer'e göre Şiiliği İran’a getiren unsur Safevi devletini kuran ve Kızılbaş adı ile anılan Anadolu Türkmenleridir.[191] Safevî Devleti’ni kuran ve Şiâ’yı resmi mezhep olarak kabul eden Sah İsmail’in inandığı Şiilik ile, bugün İran’da resmi mezhep konumunda olan İmamiye Şiası arasında bir fark olmamakla birlikte, onu iktidara tasıyan Anadolu Türkmenleri’nin inançları arasında ayrılık bulunmaktadır.[192]

Dil ve edebiyat[değiştir | kaynağı değiştir]
Oğuz dilleri (ya da Oğuzca) tarihî evrelerine göre şöyle sıralanır:

Eski Oğuzca: Eski Çağ'da Eski Türkçe dönemi Oğuzların dilini kapsar
Orta Oğuzca: Orta Çağ'da Orta Türkçe dönemi Oğuzların dilini kapsar. Büyük Selçuklu Devleti zamanına denk gelen Orta Türkçe dönemindeki Türk lehçelerinin toplama sözlüğü olan Divânu Lügati't-Türk'te Kâşgarlı Mahmud tarafından Oğuz ya da Türkmen olarak belirtilenlerdir. Kaşgarlı‟nın XI. yüzyılın 2. yarısında Oğuzca için verdiği bilgiler, o dönemde Karahanlıların batı kesimini oluşturan Oğuzların Seyhun bölgesinde kurdukları izolasyona uğramış Yabgu Devleti ile o bölgedeki göçebe Oğuzların dili olmalıdır.[15]
Harezm Oğuzcası: Gerçi Harezm Türkçesi döneminde doğrudan doğruya Oğuz Türkçesi ile yazılmış eser yoktur; ancak, Harezm Türkçesiyle kaleme alınan eserlerde kimi Oğuzca şekiller bulunmaktadır.[15]
Selçuklu Oğuzcası (Selçukluca, Selçuklu Türkçesi, Selçuklu Türkmencesi): Horasan Selçukluları dönemini temsil eden Oğuzca, Zeynep Korkmaz tarafından “Selçuklu Oğuzcası” veya “Doğu Oğuzcası” olarak da adlandırılmıştır.[15] Büyük Selçuklu Devletinin resmi dili Farsça aynı zamanda edebiyat dili olarak kullanılırken[193][194][195], Arapça din ve bilim dili olarak[193][195], Oğuzca ise halkın dilidir.[195][196] Ethnologue'da İran'da [slq] koduyla yer alan Salchuq dilinin tükendiği ve muhtemelen Güney Azericesinin [azb] diyalekti olduğu yazılıdır.[197] Anadolu versiyonu Eski Anadolu Türkçesi içinde ele alınır.
Eski Anadolu Türkçesi, Eski Anadolu Oğuzcası: Kimileri Eski Anadolu Oğuzcası, Eski Türkiye Türkçesi, Eski Oğuzca, Eski Oğuz Türkçesi olarak da adlandırır.[14]
Selçuklu dönemi Türkçesi[15], Selçukluca: Anadolu Selçuklu Devletinin resmi ve edebiyat dili Farsça[198] iken, ahalinin kullanım dili Türkçedir.[199]
Beylikler dönemi Türkçesi, Beylik Türkçesi: Anadolu'da eski Doğu Türkçesinin kalıntılarından da ayıklanmış Oğuzcaya dayalı yepyeni bir yazı dilinin kuruluş dönemidir. Anadolu Selçuklu Devletinin parçalanmasıyla (1307) oluşan Anadolu Beylikleri dönemini temsil eder. Zaman bakımından XIII. yüzyıl sonlarından XV. yüzyıl başlarına, yani Osmanlı Beyliği'nin öteki Beyliklerin varlığına son veren güçlü bir devlet durumuna geçişine kadar uzanır. Ancak, Selçuklu Türkçesinin bitişi ile Beylikler dönemi Türkçesinin başlangıcını birbirinden kesin sınırlarla ayırmak mümkün değildir; XIII. yüzyıl sonu, bu iki dönemi birbirine kaynaştıran bir halka durumunundadır.[15]
Osmanlıcaya geçiş dönemi Türkçesi: Anadolu Beyliklerinin siyasi varlıklarına son verilip Osmanlı idaresinde birleştirildikleri dönemdir.[15]
Yeni Oğuzca: Yeni Çağ'da Yeni Türkçe dönemi Oğuzların dilini kapsar. Pratikte Batı Oğuzcası (Türkiye, Gagauz, Azeri) ve Doğu Oğuzcası (Türkmenistan, Horasan, Güney Harezm Oguzcası) olarak ikiye ayıranlar[200][201] bulunsa da en geniş sınıflandırmayı yapan Gerhard Doerfer, dilbilimsel anlamda bugün sekiz Türk “dilini” (Oğuzca, Kıpçakça, Uygurca, Güney Sibiryaca, Yakutça, Halaçça ve Bolgarca) ayırt etmekte ve bunlardan biri olan Oğuzca'yı 5 (daha önce 3: Batı, Orta, Kuzey) lehçeye ayırmaktadır:[202][203]
Batı Oğuzca = Türkiye Türkçesi
Orta Oğuzca = Azerbaycan Türkçesi ve Doğu Anadolu Türkçesi
Güney Oğuzca = Kaşkayca ve akraba ağızlar (İran)
Kuzey Oğuzca, Kuzeybatı Oğuzca = Türkmence (Türkmenistan)
Doğu Oğuzca, Kuzeydoğu Oğuzca = Horasan Türkçesi (İran; ve Özbekistan'daki Özbek Oğuzcası dahil)
Faruk Kadri Timurtaş'a göre günümüzde Yeni Oğuzcanın Doğu kolunu Türkmenistan Türkmencesi, Batı kolunu Azerice ve Türkiye Türkçesi teşkil etmektedir ve Türkiye Türkçesinin tarihi dönemleri ve o dönemlerin temsilcileri şöyle sınıflandırılır:[204]

I. Tarihî Türkiye Türkçesi (XIII.-XX yy.)
1. Eski Anadolu (Türkiye) Türkçesi (XIII.-XV. yy.)
a. Selçuklu Türkçesi → Sultan Veled, Ahmet Fakih (Çarhnâme, Kitâbu Evsâfı Mesâcidi'ş-Şerîfe), Şeyyad Hamza (Yusuf ve Züleyha, Dâstân-ı Sultan Mahmud) ve Dehhâni ile Yunus Emre'nin Selçuklu zamanı Türkçesinin hususiyetlerini de gösteren manzumeleri
b. Eski Osmanlıca → XIV. yüzyılda yetişen Âşık Paşa (Garibnâme), Kadı Burhaneddin (Divan), Mesud bin Ahmed (Süheyl ü Nevbahar, Ferhengname-i Sadi Tercümesi, Cemşid ü Hurşid) ve XV. yüzyılda yaşayan Süleyman Çelebi (Mevlid), Ahmed-i Dâ'i (Divan, Çengname), Yazıcızâde Mehmed (Muhammediyye), Mercimek Ahmed (Kabusnâme), Şeyhî (Divan, Harnâme, Hüsrev ü Şirin), Âşıkpaşazâde (Tevârîh-i Âl-i Osman), Ahmed Paşa (Divan), Sinan Paşa (Tazarrunâme, Maarifnâme, Tezkiretül-Evliya), Hamdullah Hamdi (Yusuf u Züleyha), Necâtî (Divan) gibi edebiyatçılar
2. Osmanlı Türkçesi (XVI.-XX yy.)
a. Klâsik (Orta) Osmanlıca (XVI.-XIX yy. ortası) → XVI yüzyılda Divan edebiyatının dilidir. Bâki, Fuzûlî, Hayâlî, Taşlıcalı Yahya, Nef'i, Şeyhülislam Yahya, Nâ'ilî, Nâbi, Nedim, Şeyh Galib, Evliya Çelebi, Naima
b. Yeni Osmanlıca (XIX. yüz yıl ortası - XX. yy. başı) → 1839 Tanzimat hareketinden sonra : Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal ile başlar XIX yy sonundaki Servet-i Fünun ile devam eder: Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Halid Ziya
II. Modern (Yeni) Türkiye Türkçesi (XX. yy.)
a. Yazı dili (Yeni Türkçe) → günümüz Türkiyesi yazı dili
b. Anadolu halk ağızları → günümüz Türkiyesi halk dili
“ Türk diline kimsene bakmaz-ıdı
Türklere hergiz gönül akmaz-ıdı
Türk dahı bilmez-idi ol dilleri
İnce yolı ol ulu menzilleri

—Âşık Paşa (Garibnâme 1329), [205]
Anadolu (Türkiye) Türkmenlerinin diline ait veriler esas olarak üç dönemde yapılan derleme seferberliğiyle ortaya konmuştur: Birinci dönem, Kurtuluş Savaşı yıllarında Rıza Nur’un Maarif Vekilliği döneminde, Besim Atalay gözetiminde Ahmet Saffet, Veled Çelebi ve Hasan Fehmi beylerin çalışmalarıyla yapılmış; 1929-30 yıllarında Ragıp Hulusi tarafından devam ettirilmiş ve malzemeler Hamit Zübeyr (Koşay) ile İshak Refet tarafından değerlendirilerek 1932 yılında Anadilden Derlemeler adıyla bir sözlük olarak yayımlanmıştır ve bu sözlüğün ikinci bölümü Anadilden Derlemeler II (Ankara 1952) adıyla Hamit Zübeyr Koşay ve Orhan Acıpayamlı tarafından hazırlanmıştır; İkinci dönem, Yine köy köy gezilerek hazırlanan ve 1939 - 1957 yılları arasında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan 7 ciltlik Söz Derleme Dergisi'dir; Üçüncü dönem, 1960'lı yıllarda köy köy gezilerek yapılan ikinci derleme ile Söz Derleme Dergisi verileri birleştirilerek oluşturulan ve 1963-1982 yılları arasında Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan 12 ciltlik Derleme Sözlüğü'dür. Bu üç dönem dışında kişisel derlemeler ve monografik çalışmalar da bir hayli fazladır.[206][207] Derlenen bu çalışmalar dilcilerce zaman zaman kullanılarak değişik Oğuz boylarının lehçe ve ağızlarına dair izler yaşayan Anadolu ağızlarında tespit edilmeye çalışılmaktadır.[208][209]

Selçuklu dönemi ve devamında Konya ve o yüzyıllarda ona bağlı olan Kırşehir Anadolu'nun en önemli eğitim ve kültür merkezleri olup asırlar boyunca özellikle Konya'da yüzlerce eser kaleme alınmıştır. Konya ve Kırşehir, Eski Anadolu Türkçesi yazı diline ait ilk eserlerin verildiği yerlerdir ve bu açıdan bakıldığında ve dönemin şartları dikkate alındığında bu yörelerin ağızlarının yazı diline kaynaklık etmemesi neredeyse imkânsız gibi görünmektedir.[210]
ali-haydar
ali-haydar
Admin

Mesaj Sayısı : 3376
Nerden : İzmir/Eskişehir
Kayıt tarihi : 15/02/08

https://canlar.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz